Pagina's

09 mei, 2016

Son çare

Napıcam ya

Artık eve gelen düğün kartlarından "Yok artık ya," demekten şaşırmadığım için son çare büyü falan yaptırmayı düşünüyorum yani toplu duâ ile kesin tutar herşey. Diyorum ki YAZARIM DERDIMI KENDIME, KADERIN BENLE BU DERDI NE? FAKIR YAR OLMUYOR ZENGINE, DIYO DAVUL BILE DENGI DENGINE. Herkesin dilinde aynı şarkılar, bıktırdılar yemin ederim artık "kalp kalbe karşı derler," şarkısını duyduğum an zamanında nasıl bizi iflas ettirdiklerini anlatamam. Her düğünde, nişanda, social medya'da aynı şarkıyla bitirdiler bizi, yazık oldu gençliğimize. Şimdi ben Leyla'yı, Mecnunu, Ferhatı, Aslı'yı Kerem'i bilmem ama Macdonaldsı iki gözüm kapalı bulabilirim. Artık freestyle takılıyorum. Yaz'da geliyor, utanmasam başka bölümlerin derslerinden de kalacakmışım gibi. Bence benim hayatım böyle yazın ortasında evin içinde geçecekmiş gibi, zaten Ramazan da geliyo, oruç falan derken... al işte ya evdeyim.

Napıcam diye diye kendi derdime düştüm. Kendi derdimdeyken başkalarının derdini çözüyorum, yine ben ortada kalıyorum. Nekadar çok orta kalıyorum ya gerçekten masterlık. Hep ortada kalanım ben, ortada kalırım ya da arkadaşlar önde yürürken arkada yürürüm. Hep böyle yalnız takılmaca, yalnızlaşmaca, kopuşlar, kopmalar falan. Geçen biri birşey anlattı, haklı dedim. Konu duâ'ydı. Kadın "Geçen biri hoca'ya demiş ki, sanki hiç duâlarım tutmuyor bu nedir," demiş. Hoca da kadına "Kabul olmayacak duâ yoktur, sadece duâyı yanlış yapıyorsundur," dedi. Yani örnek "Okulum yansın, amin," diyeceğine "Allahım ben seni vekil kıldım, hayırlısıyla şu okul bi yansın amin," dersin. Hani fark var. Böyle yapınca tutarmış. Hadi bakalım bi topluca amin dediğimize göre bu okul yakında yanar hahaha. Herşeyin son çaresi hatta son değil de ilk çaresi DUÂ'dir. Her zaman her yerde, ne kadar unutsan bile dönüp dolaşacağın yer Duâlarındır. Allahtan istersin çünkü Allah sana bunları sadece verebilir ve emin ol tutmayacak duâ yoktur sen yeter ki kalpten iste.
Neyse kuzenimin imam nikahı var. Kız tarafı erkek tarafı (yani biz), toplandık bir evdeyiz. Hoca falan gelecek işte duâlar okunacak. Kesin evde 50 kişi falan varızdır. Yarı sülale bahçede, yarısı salonda, yarısı merdivenlerde oturuyor. Sığmadık yani. Neyse işte hocayı ortaya aldık. Hepimizin duyması için hoca bağırması gerekiyor. Başladı duâ'ya herkes ister istemez hoca ne dese amin diyor. Ne dediğini duymasan bile amin diyor insan. Doğru mu yanlış mı, saldım çayıra mevlam gayıra yani herşeye amin. Baktın duymadın, sağdaki amin diyor diye sende amin dersin. Birşey kaçırmıyayım diye. Neyse işte Allah günahlarımızı affetsin, AMİN diye hepimiz söylüyoruz derken hoca "Allahım hepimize Cehennem kapılarını aç yarappim," dedi hepimiz AMİN dedik. Sonra durdum. Ya bu hoca cehennem dedi, hepimiz AMİN dedik lan bildiğin sülalecek boylayacağız cehennemi bu neyin kafası derken paniğe girdim. ULAN GÜNAHLARIM ZATEN ÇOK, üstüne üstelik cehennem duâsı için amin yaptık elli kişi kesin yanacam ya yarappim valla bende ki de şans ya. Çocuklar imam nikahıyla evlenecek diye cehennemlik oluyorum resmen. YANACAM YA VALLA BOK YOLUNA GIDECEM. Baktım herkes AMİN AMİN demeye devam ediyor. Dedim yapacak birşey yok, bende o zaman kendi duâmı ederim herkes amin der dedim. İçimden "YARAPPİM O ÇOCUK O KIZDAN AYRILSIN," baktım herkes AMİN diyo dedim KESİN AYRILIRLAR HAHAHAHA. Sonra devam ettim "Allahım para para, çok para nasib et yarappim," baktım herkes AMİN dedi. Yani hocanın duâsı yanında bende duâ ediyorum, ben amin diyeceğime elli kişi amin diyor, artık duâlarım kesin tutar dedim. Yani fırsat bu fırsat her mevlüde, her imam nikahına gittim yemin ederim toplucak AMİN dedik. Ama hiç bir hoca'dan böyle kazık yemedim yani, adam bile bile bizi cehenneme yollayacak yemin ederim. Hoca gitti işte, halam başladı "Yaw bu hoca Cehennem dedi de biz amin dedik duydunuz mu?," dedi ardından herkes "evet ya evet," dedi. Neyse dedim "Allahım bu çocukla evleneyim yalvarırım ya," dediğimde de herkes amin dedi, artık garanti. I WİLL MARRY.

En son snap geldi diye sevindim baktım yine kankam. Artık kızı aradım dedim "yalvarırım bana artık snap atma bak umut veriyorsun sonra kırıyorsun, günah," dedim. "BEN ATACAM TABİİ BAŞKA KİM ATACAK," dedi. Bu doğru bu kadar koyacağını hiç hesap etmemiştim. Son çare bence hiç umut etmemek. Sonra ilk ve son çare duâ etmek. Ama benim duâlarım niye tutmadığını böyle "yaw bu duâ'yıda geç," diye sallanıldığını da biliyorum. Gaza geliyorum "İNŞALLAH ARANIZ BOZULUR," diye duâ ediyorum dönüyo beni buluyo. Üç sene bu bloğu yazıyorsam kuran çarpsın üç sene önce ki yalnızlığım la şu an ki öksüz halimden çok farklı değilim. Her hafta alayına biri evleniyo. Bundan sonra ki ilk mevlütte, topluca hocayla duâ'da "ALLAHIM DÜĞÜN KARTI GÖNDEREN HERKES DÜĞÜNDEN ÖNCE AYRILSIN," diyecem. Yuva bozanın yuvası olmazmış, lan zaten yok, bu durumumdan daha beteri olamaz herhalde. Son iki haftadır ne mevlüt var ne birşey. Açtım bi sohbet Youtube'dan, Hoca orda amin yapıyor diye tüm camii amin yapmaya başladı. Kendi duâlarımla takıldım "Allahım şöyle böyle olsun ben seni vekil kıldım," dedim baktım Youtube alemi AMİN diyor. Dedim BİTCH PLEASE, I AM SO SMART.

İlk çare,
Şüheda Özyar


NOT: Ne yaptıysan hepsi ilk başta iyidir.

Herkes AMIN diyince ben:

adnan oktar, amin, hoca, komik, son care, ilk care, suheda ozyar, oha, OHÁ, tshirt, fashion

28 april, 2016

Işsiz

Face swap

Durup durup BİZ SENİNLE, BİZ SENİNLE, BİZ SENİNLE EKMEKLE TUZ GİBİ, YAZ GÜNÜNDE BUZ GİBİ, SEKİZLE DOKUZ GİBİ AYRILAMAYIIIIĞIIZZ, diyorum Allah sizi kahretmesin ya. Ayrılamayıığııız kısmınıda uzatıyorum yani, normalden kopuş. Dışardan çok işsiz mişim gibi duruyorum kanka ya niye böyle oldu gerçekten İNANMIYOĞRUM. Kanka ben telefonumla oynuyormuş gibi yapıcam sen de fotoğrafımı çek tamam mı, ama köşeden çek burnumu yan al. Bir enişte de aradığım tek özellik "Yakışıklı kankası olması". Kanka böyle dur Snapchat köpek efekt koyayım da tatlı ol biraz, şimdi de kafana çiçek takıyım dur çok işsizim. Çevremde ki herkesin ya sevgilisi var, ya bir çocukla konuşuyor ya da ilginç ilginç aktivitelerle ilgileniyorlar. Bende genel olarak "Bu hafta sonu düğün var mıydı ya?" kafası, illa birini evlendirecem yani.

Biz seninlee, biz seninleeee, biz seninle ekmekle tuz gibi yaz gününde buz gibi, sekizle dokuz gibi ayrılamayıııız... derken bile nekadar işsiz olduğum ortada. Durduk yere söylüyorum bu şarkıyı neden acaba? Neden durduk yere OLAMAZ OLAMAZ SENSİZ YARIM şarkısı hala peşimi bırakmadı. Nasıl bunalım, bir yokluk bu. İnanamıyorum dediğim zaman bile Kerimcanın taklitini yapıyorum artık yakında kız kesicem diye ödüm kopuyor. Aynanın karşısına geçip "Ablan star bebeğim," diyip de o kol hareketini yapmayacaktım işte. Snapchat'e iş başvurusuna bulunmayı düşünüyorum. Bir efekti de ben tasarlıyayım artık hepinizi göt edicem düşüncesi bile beni mutlu ediyor. En son herhangi bir görsel ile birlikte yüzünü Face Swap yapabileceğini öğrendim. İlk işim gittim google'dan Adriana Lima fotoğrafını kaydettim, yüzümü Adriana Lima ile Face Swap yaptım. Ulan ne akıllıyım yemin ederim diye diye baktım gerçekten hatun gibi hatun oldum. Göz rengim açık olabilirdi mesela dedim. Sonra gittim Angelina Jolie'nin resmini kaydettim. Tek akıllı kesin benimdir derken snapchat'de arkadaşlarıma baktım, tüm kızlar Angelina Jolie kafasını kendi kafalarına koymuş adhgkjagd. Ben kendimi işsiz sanarken tüm liste kafayı yemiş. Ha iyi dedim bi ben sıyırmadım. Herkes bi Adriana Lima olma merakı. E normal yani şimdi biz işsizler, "ulan bu kafayı nasıl güzel yapabiliriz?," derdine düşmüşüz demek ki. Anladık yaza kilo veremyeceğimizi, bari bunu deneyelim dedik. Allah var gerçekten güzel olmuştum. Şimdi fake atıp "Omgg that's me!," diyemem çünkü vücut benim, kamera benim, kan benim, damar benim desem bile kafa karının kafası, yani yine bok :'). Geçenlerde Babanem ile Face Swap yaptım. Yüz tam oturmuştu resmen tam yani. Ya ağlıyacaktım gerçekten dedim ben böyle mi olacam büyünce? Allam nolur bana Ajda Pekkan hormonları in yap yalvarırım teknoloji 20 sene sonra aşırı gelişmiş olsun. Çok işsiz hissediyorum kendimi, hatta Snapchat'da ki efektleri yüzüme kullanınca, "banada kaydı" diyorum. Ciddi olamıyorum artık yani, ders dinlerken bile sınıf arkadaşlarımı zoomlayıp efekt koyup gülüyorum yani beni bukadar üzmeyin. Yarappim bu durumlar çok "I need a boyfriend/man" başvurusu gibi. Herkes evlendi, onu boş verdim, şimdi de herkes hamile. NE ARA GARANTILEDINIZ KENDINIZI YA??? Sende doğur sende. Ohh aferin. Bravo. En son birinin nişanlısını araştırdım. Ama bu araştırmalar işsizlikle alakası yok. Bunlar gen'imizde olan birşey. Bunlar mecburiyetten yani. Normal things. Kızın yedi sülalesini buldum, hatta çocuğa sen şu tarihte şu saatlerde burdaydın dedim. E cocuk şok yani bilemedi işte tek gözüyle gördü bizi ama we are dangerouse. Hatta kızlar arasında işsizlik çok fazladır. Bunun adına stalk denilir. Gıybet'de masterlik bir planlama vardır bizde. Kuzenimin sevgilisinin kim olduğunu öğrenmek için "Bana bi yarım saat verin," diyip işsizliğime devam ettim ama sonuçlar hep Business class. Gerçekten hiç economic bir araştırma yaptığımı hatırlamam. Bi ara okadar işsizliğin içine de hobi olarak fal baktırıyordum zırt pırt Falcı Bacının anasını ağlatıyordum, günde üç kere fal baktırma limitinide kim koydu? Herkese gönderiyordum şunu gönder falan diye ama falıma bakan kişinin "biri var senden uzun" demesi şaşırtıcı değil zaten benden kısa bi hobbitler var gerizekalı hiç umudumuz da kalmadı artık. Demek sende yalansın. Hatta okadar işsizliğimin yanında çok iyi de psikolog olurdum aslında, herkese "geçer geçer," demekten dilim damağım kurudu yemin ederim ışsızlık baş vuruşunda bulunacağım. Öyle bir işsizlik ki bu, tatile gideceğim kıza bile "İyi tamam bir hafta islam hoteline, bir hafta açık hotele, bir hafta da şehir gezeriz," diyorum. Yani diyorum ki, bir hafta Mekke, bir hafta Paris, bir hafta İstanbul. Ülkece şaşkınız. En son bir çocuk gördüm Facebook'da bir çift gördü altına "Ulan böyle bir ülkede şöyle bir kız bulamadım ya deliricem" yazmış. BU DERECEDE İŞSİZİZ YANİ KAFAYI DA YEDIK ARTIK SEN DÜŞÜN. Yine bir son, halamla konuşuyorum, hiç beklenmedik bir hareketle kadın bana "Ayıralım onları," dedi, diğer halam da bana "Hoca'ya git," dedi. Lan dedim ailecek sıyırdık yemin ederim hepimizde bir işsizlik kalitesi almış başını master olup gidiyor Allah kahretmesin yaaa!!

Kuzenim benim nekadar işsiz olduğumu bile bile bana bi resim gönderdi:

"Şu adamı görünce aklına ne geliyor?" dedi;

olamaz olamaz sensiz yarim, tripkolik, ergenlik, issiz, issizlik, komik, argo, OHÁ, oha, suheda, suheda ozyar, t-shirt, tshirt, amsterdam, turkiye, istanbul, marka, fashion

Bende kör cahil atladım tabii hop "OLAMAZ OLAMAZ SENSİZ YARIM," dedim, sonra bana bi resim gönderdi işte "Bu adamı görünce içinden olamaz olamaz sensiz yarım diyorsan ergenliği zirvede yaşamışsındır," yazdı. Dedim yemin ederim gram normal bir ergenlik geçirdiysem. Hep bir bunalım bir ayrı sendromlar bir ayrı Dj Akman'ından tut Cankanlar vesaire. Demek ki ben normal değilmişim. Ergenliği zirvede yaşamak da ne demek ya. Bu kadar mı işsizdim gerçekten. Şuan durum pek farklı değil yani erkeklerke kız muhaebbeti yapıyorum yani diyorum ki okuyoz mu sürünüyoz mu belli değil. Herşey yoluna girsin diye uğraşıyorum, yol bana giriyo. Bu işsizlik hep bu yüzden. Bu tüm işsızlığımın içinde de inşAllah bütün güzel kızlar sana kanka der, başka da beddua etmicem INŞALLAH AYRILIRSIN. AMIN. (Buna herkes amin dedigine göre çocuk yakın zamanda kesin ayrılır, ya çok iyiyim lan akdjhajhdgfk)

Biz seninle,
Şüheda Özyar


NOT: Övünmek gibi olmasın, ama ben çok güzel severim.


Instagram: ohabysuhedaozyar
Snapchat: suhedaozyar


BACK IN STOCK!  > WWW.SHOPOHA.COM


oha, OHÁ, tshirt, basic, white, beyaz, original,suhedaozyar, suheda ozyar, marka, giyim

20 april, 2016

Friendzone

Ooo Kanka

Bununla da kanka olduk. Yani diyor ki SEN BENİM ARKADAŞIMSIN BURDAN ÇIKIŞ YOK. Hayatımda gördüğüm en büyük zonedır. Zonun dibidir lan bu. Boşuna çıkmak için debelenmeyin bataklık gibi iyice çekiyor. Nasıl becerdim gerçekten masterlık. Çocuğa yazıyorum diye birden bana abi muhabbeti yaptı. Bende ki şanssızlık da bir yere kadar Allahım yani ummadık insanlara Güzin Abla oynuyorum, dert dinliyorum yani. No we are friends, diyor WHAT FRİENDS? Bana: İ don't want a relationship de, iki gün sonra bir kızla çık, konuş, takıl, flört mört demek: adilliktir, namussuzluktur, aldatılmaktır ve ibneliktir. Nasıl oluyor da yazdığım çocuğa gün gelip düğün şahitliği yapıyorum Facebookdan, üstüne üstelik Like'liyorum hiç anlamadım. Ne ara bu duruma düştüm bilmiyorum ama hep bu friendzone yüzünden Like'layan ben oldum. Öyle bir mesafe koyuyor ki lan utanmasa akrabayız diyecek.

Yazmak için konu ararken SNAPCHATTEN (suhedaozyar), bana yardımcı olan herekese teşekkür ediyorum bu arada, biri FRIENDZONE dedi. Bunu yaz dedi ama ismimi söyleme dedi, şimdi kız görürse anlamasın gibisinden. İçim acıdı. Paramparça oldum yani ciddiyim. Kız çocuğa friendzone mesafesini koydu. Bu ne demek biliyor musun? Okulda sınıfta kaldın demek, bu akşam evde yine makarna yiyeceğim demek, online statüsü artık senin için değil demek, ben ölmüşüm de ağlayanım yok yani net olarak buna bağladım olayı. Friendzone ne demek? Bizler "Bundan zarar gelmez," çocuklarıyız. Sıkıcı değiliz, güzel değiliz ama tatlıyız. Benim aradığım kişi bu diye gösterdiğin kişinin yakın arkadaşıyız. "Canımsın," kelimesiyiz biz ya da "Nasılsın?," sorusunun soru işaareti kısmıyız yani o derecede bok yolunda gidiciğiz. Biz "seni kaybetmek istemiyorum, çok değerlisin," insanlarıyız. Friendzone üyesi olarak bizde biliyoz iyi insan olduğumuzu da ne diye beni sınırlıyon anlamıyorum bayır mısın sen? Önce takıl takıl sonra "Kanka ya," de. Duvar ör yani geçmeye çalış. Bacımızdan farkı olmayan oda lambası gibidir friendzone üyesi. "Gel şimdi bundan da vazgeç," cümlesi bize çok tanıdık gelir. İçimde ona beslediğim duygular son kullanma tarihine kadar yaklaşır, soğurum. Soğurum br kere, hatta bu soğukluk tiksinti haline gelir sonra "SENMİSİN BÜYÜK BEN Mİ LAN!!," moduna girilir. Çünkü bizi çok üzdüler, ama onlar üzülme der. PLEASE DON'T TALK TO ME.
Bi ara Zort diye bir çocukla konuşuyordum. İşte baya bi zonesız. Dedim bununla evlenirim artık napiyim herkes evleniyor. Facebook istatistiklerime göre bu sene arkadaşlarımın yüzde 70%'i evlendi ve balayı fotoğraflarıyla dolu Timeline'im. AAA bu da mı evlendi diyorum, YOK ARTIK İSTEMEYE GELMİŞLER ŞUNU diyorum yani herkes bir gidici bir yolcu yani bir "Evde kaldın HAHAHAHA" der gibi gülüyor yüzüme her like. Yıldız Tilbe gibi hissediyorum kendimi "AL SANA 14 ŞUBAT" der gibi birilerine laf sokuyoz ama kime belli değil. En son evin zili çaldı, kardeşim Master kapıyı açtı 10 saniye içinde yine odama geri geldi. "Kimdi?," dedim "Düğün kartı," dedi. YA İNSAN OLARAK KİMDİ YANİ AMK DÜĞÜN KARTINI NE KARIŞTIRIYON?? Kim evleniyo lan yine? dedim, nerden bileyim ya off diye triplere girdi. Koştum aşşağa düğün kartını elime aldım "İyyy böyle düğün kartı mı olur lan," derken isimlere baktım... * DAM DAM DARADAM DAM DARADAM ... AKŞAMLAR ÇÖKÜNCE BU SENSİZ ŞEHRE....* - BU MU EVLENİYOR LANNN? diye bağırdım yani. BU KIZ BU ÜLKENİN EN SESSİZ KIZI, NE DİYE EVLENİYO BU KONUŞABİLİYO MU Kİ??? Derken bi baktım bu ayın sonunda kız bildiğin düğün inclusive kına davetiyesi göndermiş "Gelde bi oyna," der gibi. Artık düğünlerde herkese takı merasiminde "ŞÜŞÜ'DEN BİR TANE OHÁ TİŞÖRTÜ," diye takacam tam girecek. Tüm salon şokta olduğumu bi anlasın yanı artık bencede yeter.
Neyse bu Zort ile konuşuyorum ooo hiç evlenme konusu açılmadı ama kesin evleniriz bununla derken çocuk bana "Biz seninle hiç samimi değildik ki, sen öyle düşündün, ben seninle bir ilişki istemiyorum, başka kızla konuşuyorum uzun zamandır, ama sen iyi bir insansın seni kaybetmek istemiyorum gerçekten sana değer veriyorum," dedi *FRİEND ZONED*. Yağdır yağdır. Söyle çocuğum şöyle. Bizimki kalp değil zaten beton amk nolacak sanki. Aaaa başka kız mı?? Ya yerim kimmiş? Ha söylemek istemiyorsun, olsun ya kanka nolacak ben şurdan bir gideyim de öleyim az dur. Sınır dışı edildim yemin ederim, İbrahim Tatlıses bile böyle vurulmamıştı. Bunu dedin ya Zort, aniden soğudum senden yani hiç bukadar zaman konuşmadık seninle gibi tiksindim birden. Kız kalbi kırmak nedir you don't know ama friendzoneee? YOG A*INA YANİ ABART. Bence duygular beslediğin biri tarafından friendzonelamak çok koyar yani. Bir kız bir erkeği neden friendzone'ya koyar? "O kızın kalbi yeterince kırılmıştır, yorulmuştur o yüzden arkadaş olarak kalalım," ya da kız bunu düşünür "ULAN ZATEN SEVE SEVE SEN SEVERSİN, BENİM SEVDİĞİM DE BENİ SEVMEZ GERÇEKTEN STAY THERE YANİ UĞRAŞAMAM SENİNLE IYY," .. Bir erkek bir kızı neden friend zone'ya koyar? YA "Konuştuğu başka bir kız vardır" ya da GAY'DIR YANİ BUNUN BAŞKA BİR AÇIKLAMASI YOKTUR. AMA SEVİYORSANIZ SEVİYORUM DİYİN İLLA ARKADAŞ KALALIM DA NE DEMEK, SENSİN ARKADAŞ.

Aşk bize gülmedi Friendzone üyeleri. Ya Mort'la konuşuyorum, "Kanka falan napiyorsun," diyoruz bir birimize, çocuğa dönüp "NE KANKASI LAN AŞKIM DİYECEN BANA ÇÜNKÜ GALİBA SENDEN HOŞLANIYORUM AMA İKİDEBİR KANKA DEDİĞİN İÇİN FARKINA BİLE VARAMIYORUM YANİ," demek istiyorum da her defasında olmuyor işte. Bildiğim bir tek doğru olan şey var o da friendzone'ya giren herkes kesinlikle iyi insanlardır. Bizden zarar gelmez, o yüzden bize hep zarar verdiler. İyi insanları hep üzdüler yemin ederim, sonra da Zort bana video gönderiyor amk çıtayı akrabalığa doğru yükselt istiyorsan bide: "Niye üzüyorsun kendini? Sen bir tanesin, senden başkası yok arkadaşım," diye. Önce üz, sonra niye üzülüyorsun videosunu bana gönder kalbin rahatlasın. Ama Mort'dan hoşlanıyorum galiba ya neyse. Hepimiz bok yoluna gidecez ya ona üzülüyorum *KANKAZONE ON*.

EROS yardımcımız olsun,
Şüheda Özyar


NOT: Kimse sevdiğini söyleyemedi, bu yüzden hep o beni sevmiyor dedik.

Instagram: ohabysuhedaozyar
Snapchat: suhedaozyar

friendzone, kankazone, suhedaozyar, OHÁ, oha, turkiye, turkije, amsterdam, hollanda, marka, tisort

BACK IN STOCK!  > WWW.SHOPOHA.COM


oha, OHÁ, tshirt, basic, white, beyaz, original,suhedaozyar, suheda ozyar, marka, giyim


12 april, 2016

Hormon

Gençlik now a days

"Ayyy kıza bak ya cidden çok güzel," dememe kalmıyor kız 14 yasındaymış ben şu tarafa doğru yıkılıyım bi. Kylie Jenner'in 97'li ve Kendall Jenner'in 95'li olduğunu öğrendiğim günden beri hayata bile bakmıyorum yani, no see. Umut mumut hepsi gone. Nasıl oluyor da ben 13 yaşındayken en pasaklı en zort kotumla, en uyumsuz saç ve bluzumla facıya dolu yıllar geçirdim de şu an ki 13'lüler benden güzel oluyor anlamıyorum. 14 yaşındakiler benden güzel, 15 de, 16 ve 17 de, 18 de, 19 da yani ben anlamadım ben hangi taş devrinden geldim çok merak ediyorum. Hangi ailenin üyesiyim lan ben! Geçenlerde yine instagramda depresyona giriyordum, "Ayy OHÁ ya şu kadın çok güzel," dedim... bi baktım kadın dediğim fors Leylası 21 yaşındaymış. AMA ALLAHIM BAK THIS IS TOO MUCH. Kız çok güzel abi yani böyle insanları dünyadan kaldırmamız lazım bence, tüm hesapları hacklememiz lazım çünkü 21 yaşında o bacak boyu, o zayıflık, o yüzünde ki güzellik ve saç bok gibi olmuş bence sen olmamışsın cnm.

Erkekler aynı değil ama. Eskiden saçları diken gibi havaya dikerlerdi. Şimdi hepsi tarz gibi. Eskiden hepsi kotlar bi yüksek bi alçak bi şiyah tişört giyerlerdi ellerinde Dragonballz kartları, şimdi ise hepsinde Nike Tech eşofmanları. En son Türkiyede: Halı, Garaj ve Sakal full bu eşofman takımları giyindiler. Her gün. EVERY DAY. Renkli renkli böyle ama çıkarmadılar. Onlarla yattılar, onlarla kalktılar. Mesela bir gün Halı bordo eşofman takımı giyinse, ertesi gün o aynı eşfomanı Garaj giyer, akşamada Sakal onunla yatar yani böyle bir şey erkek olmak. Umursamamak gibi. Kim kaç yaşındaymış, kim napmış, kim giyinmiş diye diye biz yedik kafayı because we are strange. Var bizim kızlarda bir bozuklukta, o da çok zekadan abi we are smart yani o yüzden bizi anlamak zor. Mesela geçen Sakal bana 'sen Zırt diye birini tanıyormusun X'de oturuyor,' dedi. Hayır tanımıyorum, NİYE? diye sordum çünkü biz kızlar NİYE diye sorarız. Herşeyin nedenini öğreniriz çünkü biz meraklı değiliz sadece we are so smart herşeyin arkasında birşey yatar biliriz. Yani hikaye tam olması lazım bizde yoksa parçaları birleştirip bir hikaye kurarız çünkü şizofren değiliz (H). Neyse işte NİYE diye sordum. Öylesine dedi. NİYE, diye sordum. Boşver ya önemsiz, dedi. NİYE YA NİYE, diye sordum. Ya seni tanıyormuş işte bilmem falandan fistandan dedi. Şimdi çocuk bana bunu dedi aklımdan geçen sorular: "Benim konum nerden açıldı?, Kız sana niye benim hakkımda yazıyor? Kız sana nerden yazıyor? Kız sana NİYE yazıyor? O kız kim? Sen o kızı nerden tanıyorsun? Niye bana bu soruyu soruyorsun? Kız sana yazıyor da sen niye cevap veriyorsun?", hepsini sormadım tabii çocuğa yoksa iyice psikopat diyecek bu kız. "Ha peki sen o kızla nerden yazıştın?," diye sordum, işte şurdan dedi. "Nerden tanıyorsun?," dedim, onu da anlattı. Dedim oke şimdi: "Seninle yan yana olduğumuzda bi fotoğraf çekeriz yemekten mesela iki kişilik, sonra o fotoğrafa OHÁ (L) yazarsın, iki saniyelik snap hikayene paylaşırsın, tamam mı?," dedim. Niye diye sordu. ERKEKLER ANLAMAZ, BİZ KIZLAR ANLARIZ dedim. Yemin ederim kimse bunu anlamaz dedi. Şuan bu hikayeyi okuyan tüm kızlar neden o snap'ı paylaşmam gerektiğini anlarlar yani because we are smart girls. Biz bi şekilde karşı tarafa mesaj göndermeliyiz yani. Karşı taraf onu anlar so no problem.
Ama konu o değil şimdi, konu people on now a days. İç güzelliği bilemem ama dış görünüş olarak yarappim gerçekten eskiden ben neydim öyle yani. Geçen Garaj bir kız beğendi, ON BEŞ LAN O DAHA ON BEŞ dedim yani gerçekten o hormonlar neyin nesinden çıkıyor anlamıyorum. 13 yaşında ki kızlar bana pas atıyor resmen kendimi hiç beğenmiyorum. Kylie Jenner bile kardeşim yasında ama benden olgun ve güzel duruyor neyin hikmeti neyin bereketi gerçekten anlamadım, Kendall'ı ben 28 sandım, kız 19 YA, NINETEEN resmen ben şok. Nasıl bir şakaysa artık. En son düğündeydik. Kız kuzenim, Rus, ve ben oturuyoruz böyle, aynı masada 3 tane kız daha oturuyor. Yani üçünden biri çok çok güzeldi gerçekten. "Kaç yaşındasın?," diye sordum, bana 19 dedi. Bayılacaktım orda yani gerçekten ben bir 92'li olarak kendimi ayı gibi hissettim. Sen 19'san ben 45. Sen buysan ben neyim gerçekten hangi akvaryum balığıyım acaba. Kuzenim de bana "Güzel kızlarla aynı masada oturmaktan nefret ediyorum ya," dedi. Ya minnoşum benim gerçekten bende nefret ediyorum. O nasıl bir güzellik abi yani hatta instagram benim moralimi bozuyor. Lan 23 yaşında kız gördüm, aynı yaştayız yani, kız bi uzun bi uzun bi güzel, bi saçları var dersin ki L'oreal mi yıkıyor bunu, çocuğu da var ya dünya tatlısı işte bi fiziği var artık döndüm kıbleye doğru dedim ki "WHAT WAS WRONG WİTH ME ALLAHIM?" dedim yani bunu. "YOK YANİ BEN AĞLAYACAM DA BU KIZ NİYE GÜLSÜN?," dedim. Geçen BİM'de bir kız gördüm aynı böyleydim "Ayy kıza bak ya. Of Allahım gerçekten çok güzel. Ya gözleri, saçı, fiziği of of süper," ağlaya ağlaya eve koştum kuzenlerim gelmiş. "Kızım bir kız gördüm acayip güzeldi," dedim. Kim? diye sordular. İşte anlattım. Kuzenlerim hemen "HAA SEN BUNU DİYON," dediler kızın instagramını gösterdiler. Kız 15 YASINDAYMIŞ. Lesbian miyim lan ben. Pedofil falanda olabilirim ama YOU ARE JUST ON BEŞ YAAAA I HATE BEAUTIFUL GIRLS.

İşte anlamıyorum gerçekten su aralar baya bir takıntı yaptım. Erkeklerin profiline bakacağıma kız kesiyorum amk gerçekten var bir sorun. Kızlar daha ilgimi çekiyor, çünkü gerçekten onların çektikleri pozlar olsun tipleri hoşuma gidiyor ama bozuluyorum yani benden yaşça küçük olduklarını öğrendiğim zaman. NASIL yani. Ne içiyonuz ne yiyonuz. Gerçekten üretim hatası gibiyim yarappim bende niye yoq yani, onlarda gördüklerim bende hiç yok yani güzel kızlardan nefret ediyorum sanki benim konuştuğum çocuğu bile elimden alacak o kahpe biliyom. Abi kızlarda bi fizik var, taş gibi gerçekten ne giyseler yakışıyor. Sakal da bana "Kilo al, kilo almalısın bak kilo al," diyor. Sonra kilo alıyorum ama diğer kızları görüyorum hepsi benden güzel ve benden zayıf napıcaz ya. Yaz da geliyor napıcam yani gerçekten balina gibiyim. "Bunlar dururken beni napsın," diyorum yani çünkü ben erkek olsam bana bakmam yani. Şimdiki 14 yaşında ki kızlar kaş bile boyuyor amk oysa ben kaşın ortasında ki saçları makyaj bilirdim gerçekten MASUM ON FLEEK.

Yapamadık,
Şüheda Özyar


NOT: Bir türlü aşık olamadık...


Instagram: ohabysuhedaozyar
Snapchat: suhedaozyar

Şimdi tabiiki de soldaki ben değilim, google'dan aldım da aynı bana benziyo lan sajdhgfkhjgfakjhsgfkjhags, bir de sağ tarafa bak. Gerçeken moralim bozuldu artık konuşamayacağım...

me, 13, vs, now, hormon, eskiden, simdi, kizlar, komik, argo, OHÁ, oha, suhedaozyar, suheda, ozyar, shopoha, t-shirt, tisort, tshirt, amsterdam, istanbul, yazar, blogger

BACK IN STOCK!  > WWW.SHOPOHA.COM


oha, OHÁ, tshirt, basic, white, beyaz, original,suhedaozyar, suheda ozyar, marka, giyim



31 maart, 2016

Ayarla

Ayarlasana şunu

Ayy şunu ayarlasam yaa, ya onu niye ben ayarlıyorum o beni ayarlasın. Ama gerçekten artık gına geldi yani ortada kaldık, her gülene offline gittik ne olacak bu durumumuz. Baksın dediklerimize "ya bu niye bakıyo anlamadım?," sorusunu sorduk, da bende de var bi noksanlık kanka yani söyliyeyim. Stalk yaptığım kadar spor yapsaydım şuan sıfır bedendim ya. Bende bilirdim fashion girl olmayı ama, tipim, kalçam hatta boyum hiç el vermedi bu yüzden spora da gitmem yani günah. Anlıyamıyorum artık. Kimse kimseyi ayarlamıyor artık gerçekten ben şok. İflaslardayım. MSN'de *buzzer* gönderimi eksik hayatımla ne yapacağım ya. Nasıl bir yapı bu gerçekten, sınav haftaları iyice dört köşelik oluyorum. Hayatım konusunda hiç bir gidişat göremiyorum. Gerçeken diplomayı alacak mıyım o bire soru işaareti oldu artık. Hiç çalışma isteyi olmayıp, sınav kağıdı önüme geldiğinde "Keşke çalışsaydım," pişmanlığı verme Allahım gerçekten yani bu hayatta konuştuğum çocuklar bile whatsapp listemde azalıyor yani, online geldiğim bile yok ya napıcaz???

Kendimden hiç emin değilimdir. Olmadımda. Hep bir bozukluk, bir eksiklik, bir "ya bu tipe bakarmısın gerçekten birşey çıkmaz benden yaaaaa!!," isyanı, gerçekten ayna bile aynı tepkiyi veriyor beni görünce. Ayna benden, ben aynadan tiksiniyorum artık... bu durum ne olacak ya? Devir çok değişti, erkek kızı ayarlıyacağına, kız erkeği ayarlıyor. Bunun nedeni ve sebebi de erkeklerdin yüzde yüzü yani 99'u bile değil, çokca öküz oldukları için. Odunlukta var da, gurur falanda kalmadı artık. Bu hayatta hiç sevilmen gerektiği gibi sevilmezsin. Senin değerini bilenle birlikte olmazsın, hiç bir şekilde bunda doğruluk payı olduğunu düşünmüyorum. Tek bildiğim şey var hep bir kişi daha çok sever, bu durumda hep ben sevdim. Hep bir kişi kaybeder, hep bu yüzden biraz da ben kaybettim. Bir kere çok sevildim galiba: Pofidik. Pofidik beni gerçekten bugüne kadar çok özel olduğumu hissettiren tek adam olduğuna eminim. Bu duruma alışık olmadığım için onu hep ters teptim. "Alışık olmadığım şeyler," bunlar dedim artık görüşmüyoruz. Bazen onun bana verdiği değeri özlüyorum, çünkü bana bir kadınmışım gibi davrandı, onun da adam olduğunu gösterdi. Şimdi hiç konuşmuyoruz, ama hep özleyeceğim insanlardan biri olarak kalacağını biliyorum. Şuan konuşup konuşmadığım belirsiz biriyle konuşuyorum, ne o beni biliyor ne de ben onu bilmem gerektiği gibi biliyorum galiba bu yüzden trip atıyor, manyak manyak düşünüyorum... ve yine bu yüzden mesafe her zaman var yani, bir çin duvarı örerim net.
Yazın Ortaköyde yolun kenarında bir café'de patates kızartması yiyorum Yeşil ile. Beni tanıyan herkes Patates Kızartmasına aşık olduğumu bilir, hatta bunun BAHARATLI Patates Kızartması olduğunu da. Seviyorum ya. Bayılıyorum cidden. O günde çok sıcaktı. Patates kızartmasını her dakika yiyebilirim. Fazla etrafıma bakınmam, umrumda da olmaz ama patates kızartmasını tam böyle boz ayı gibi ağızıma atıyorum derken abi yanımdan bir araba geçti. İçinde Murat Boz oturuyor sandım gerçekten ağızım açık kaldı. Ağızım dolu bir şekilde "OHA LAN MURAD!," dedim. Çocukta bana bakıyordu, dedim yarappim bununla evlenmem lazım. İlk bakışta aşk budur artık yani I believe. Sonra arabanın pilakasına baktım abi Bulgar. Hemen hayallerim yıkıldı, "Yok yok olmaz,"... "Valla babam hayatta kabul etmez," ... "Ama yaz aşkıma karışmaz yaa," dedim araba yanımdan esti geçti gürledi. Tam geçti derken çocuk el salladı bana (Üstü açık bir arabaydı bu arada). O el salladığın dördüncü parmağa evlilik yüzüğümüzü takardık be Muradım napiyon sen, benzinin olayım al beni diyemedim. Patates kızartmasını yemeğe devam ettim. Yeşil de bana bakarak "KIZIM OĞLAN VAR YA İÇİNE GİRECEKTİ İÇİNE!!," dedi. Lan bi sevindim, cidden sonra bunun gerçek olamayacağını anladım. Bana niye baksın yani? Bu tipe kim baksın? Patat ile öyle bir sevda içindeyim ki çocuk benim insanlık dışı hareketlerime bakmıştır. Gerçekten üç dakika geçmedi çocuk arabayla döndü yanımızdan yine geçti ama ben görmedim tabiiki yemek yiyordum boru gibi. Yeşil bana, "Hayvansın sen var ya bak cidden öküzlükte bir numara," dedi. "Niye lan noldu," dedim yani alıştım okadar... "KIZIM MURAT GEÇTİ YİNE SANA Bİ BAKTI İNANAMAZSIN, AMA SEN MEŞGULSÜN TABİİ illa yiyecen patates kızartmanı, ağızına nasıl soktun la bunuda kaçırdin," dedi. Gerçekten hayatta ki şanssızlık seviyemi patates yiyerek kaçıracağımı hiç aklıma almazdım. Çocuğu da kaybettim dedim. Bulgarmış zaten, beni kim napsın ya cidden. Neyse bizim diğer kızlar geldi iki dakika sonra, kalkalım dediler. Kalktık. Bindik taxi'ye benim bulgarlar hangi yöne gittiyse, o yöne doğru gittik bizde. Planlamadık ama işte o tarafa doğru gidecektik zaten. Önde ben oturuyorum. Sahilden gidiyoruz derken abi cidden sniper gibiyim ya Allah kahretmesin, kızların sihirli güçlerinden birini kullandım, Bulgarın arabasını 200 metre ilerde gördüm. Yeşil'e "LAN BENİM MURAT ORDA!," dedim. Ne kafası yaşadım bilmiyorum ama taxi şoförüne "Abi, sen bas, şu araba var ya, tam onun yanına git ve yavaşla," dedim. Kızlar arkada gülme krizine girdi. Artık bu çocukla evlenmem lazım dedim, taxiciyi bile devreye soktum. Tam yanına geldik Muradımın, camı açtım el salladım. Çocuk hemen "OH MY GODD!! HEYY!," dedi bi sevindi bi sevindi, lan dedim çocuklarımın babası, benim eşim, bi çocuklarımız olur gerçekten Murat Boz, Şüşü karışımı birşey çıkar artık "I LOVE YOUUU!!," diye bağırmak istiyordum. "Nereye???," diye bağırdım çocuğa... "Whattt???," diye sordu. YA GERÇEKTEN ŞANSSIZIM YA. Çocuk Türkçe bilmiyormuş. İngilizce anlaşıyoruz amk ya gerçekten ağlıyacağım. "Where are you going?," dedim. "We don't know," dedi çocuk... "Do you have Facebook?," diye sordu. Bu arada bu konuşmalar yolda arabadan arabaya oluyor yani, o derecede imkansız gibi. Ve hayatımda bana kimse do you have Facebook diye flört cümlesi kurmadı, Facebook yerine instagram de veya numara de yani numaramı al. Bende sana "Do you wanna eat patates kızartması?? Patates? POTATOS YANİ? BAHARATLI YOU KNOW PEPER?," demiyorum ya. Neyse "Yes, i have" dedim. Çocuk başladı ismini harflerle saymaya: AAAAAAAA, NNNNNNN diye. Sanki bizim ingilizcemiz çok iyi. Öyle nasıl anlıyayım yani. Ben bile kendi ismimi söylediğim zaman "Sivas, üsküdar, hatay," diyorum. Ben bu çocukla böyle anlaşamam dedim. Mendil ve kalem aldım. Üstüne hem Facebook hem telefon numaramı yazdım artık kaybedecek birşeyim yoktu. Bulmuşum Muratı, Allahtan istedim Allah verdi ben koşaçam dedim. Taxi'ciye "abi yavaşla az bi," dedim çocuğa mendili uzattım. YA MENDİL BİLE VERDİM ÇOCUĞA ARTIK SEN DÜŞÜN. Çocuk bi sevindi bi sevindi yarappim gerçekten, sonra gittik işte. Çocuk beni Facebooktan ekledi, abi çocuğun adı ANDREW lannnnn!!!! Aşkım ya cidden bir de doktormuş. İ love you Andrew, bu yazıyı anlamasan bile I still love you kelimesinden anla artık yani, gel beni al... al beni laannnnnn!!!!

Hiç böyle birşey yapmadım hayatım boyunca ama değdi be!! Gerçekten çocuk yakışıklı ve güzel. İsmi bile dehşet, bizim Hasanlardan Hakanlardan daha iyi yani; Andrew!! Takma ismi Andreas mış. Mutluluktan ağlasammı gülsemmi bilemedim. Çocuk aynı Murat Boz bak Allah var maşAllah. Bulgarda değilmiş, Yunan, arkadaşı Bulgarmış. Ya çocuğu gör bayıl yani. Ama hala düşünüyorum o çocuk beni napsın? Benim boyum kaç, kilom kaç yani. kalçalarım sağlı sollu dağıtıyor etrafı zaten. Demin de youtube'da bi kızlar gördüm dedim ki cidden Allahım onlara hep verdin galiba da benden niye alıyon yanı. What did I wrong my whole life cidden anlamıyorum, mağra insanı gibiyim hiç bir şeyim iyi değil gibi. Ben niye gidiyom da çocuk ayarlıyom da çocuk bana gelmiyo? Yok yani neden bukadar eksiğim de fazlalığım olsa zarar mı yani? Herkesin sevgilisi var da el bebek gül bebek videolar, kahkalar atıyorlar instagrama niye ben ya. Why me yani, kimse değer vermiyor gibi lan. Sevmiyo amk la valla ölcem MURAAAAAAAAD. Ama gerçekten Andreas taş gibi çocuksun yani keşke aşk yaşasaydık gerçekten beraber patates kızartması yerdik ya anlamıyorsun beni işte de neyse, sevdik.

Baharatlı lütfen,
Şüheda Özyar


NOT: Seversen eksiklerimle sev ki beni tamamlayan sen ol...


BIZ FEMINISTLER:

patates kizartmasi, patatos, french fries, suheda oozier, OHÁ, oha, t-shirt, brand, amsterdam, holland, istanbul, komik, argo

BACK IN STOCK!  > WWW.SHOPOHA.COM


oha, OHÁ, tshirt, basic, white, beyaz, original,suhedaozyar, suheda ozyar, marka, giyim


Instagram: ohabysuhedaozyar
Snapchat: suhedaozyar

11 maart, 2016

Snap

Zilly Pera

Herşeye, herşeyden, herşeyinden, hepsinden, alll, everything, eeeeverything hakkında snap çekildiğini hiç görmedim. Olay olduğunda ilk yanına koşmak yerine "Dur dur snap vallaha snap" denildiği andan itibaren teknolojinin anasını ağlatıyorum. Çünkü bitch please iki saniye = iki saniye. Her gün snap atacak kadar güzel olsaydım yeterdi be ama o da yok. Şarjımı yiyorsun, bitiriyorsun, çocuğun yazdığını geri bile okuyamıyorum benden ne istiyorsun? Topu toplam on saniyeye dev hikaye kuruyorum, "I am now doing thisss" ... evet ... istanblueee.. now back in Holland fak ya. Canım sıkıldığında bile snapchat'ın icat etmiş olduğu yüz kısımla fantazileşmelerle profesyonel adımlar atıyorum. Herkesle dalga geçiyorum, herkese gülüyorum, herşeyi çekiyorum ama artık yeter. Yeter yani yeter, finiş.

Türkiye'ye gittim. Kankama yalvar yakar ne olur, nooolur, nolur bak yalvarıyorum artık ya discoya gidelim. Zilly Pera'ya gidelim. Kopalım nolur bak Türkçe müzik eşliğinde alma bu hevesimi bak ÖLÜMÜ GÖR LAN ARTIK YA GİDELİM dedim. Artık bugün günlerden Zilly Pera! Hayatımda eğlenebildiğim tek mekan. Beceause there is only Turkish müzik. Şüşü (L) Tükçe müzik. Çok severim bangır bangırın üzerinde kopmalara. Tüm Türkçe şarkıları bilirim, damarından tut rock'tan pop'a. Akşam oldu, Kankamın arkadaşlarını bekliyoruz. Üç tane boy. Üç tane devhasal, bi Murat Boz, bi Burak Özçivit olmasa da ben bir Fahriye Evcen. Baktım biri benim ilk okul arkadaşım: Halı, diğer ikisi: Garaj ve Sakal. Gittik bi dürüm yedik. Sakal bana: "Bana tanıdık geliyorsun da çıkaramadım," dedi. Dedim wait! Just a second. Cebimden TC kimlik fotoğrafımı gösterdim abi 10 sene önceki halimden, okadar menapozluk bir fotoğraf ki, o derecede bir evrimsen hastalık virüs varmış gibi, kaşım gözüm saçım hatta o anlam veremediğim kahkülümün orda ne işi var kafası fotoğrafını çocuğa gösterdim, çocuk hemen "AAA SENİ TANIYORUM, SEN LİSEDE KAHKAHA ATTIĞINDA TÜM OKULUN DUYDUĞU KIZSIN," dedi. Oha amk oha yani ne diyon sen. Evet haklıydı çocuk. Kahkaha attığımda decibel yükseliyişini hiç anlamamıştım. Aşırı sesli gülerdim de şimdi ufacıktan değişti biraz biraz. Çocuk benim o yetim halimi tanıdı. Allah beni kahretmesin ya. Neyse Zilly Pera'ya girdik. Masada öyle içkiler böyle redbullar, şöyle kopmacalar, böyle çarpmalar. Kankam, anlam veremediğim bir breakdance içerisinde oynamaya başladı. Eskiden Limbo dansı vardı. İki taraf belirli bir yükseklikte çubuk tutar, onun altından değmeden sırtınla böyle eğiyle eğiyle geçmeye çalışırdın. Ya hatırlayan kesin vardır. Kankama bi bakıyorum abi Limbo çubuğu en altlarda gibi bi hareketler, bi siluvetler, bi entrika tripler hiç anlamadım, dedim "Nabıyon la?," ... "Gözüme birini kestirdim kanka ona dans ediyorum," dedi adhgakdjhsfg. Neyse işte Garaj, Halı ve Kanka içtide içtiler. Sakal ile ben biraz sakiniz, iyiyiz yani. Şimdi herşeyin snapini Garaj çekiyor. Herşeyin ama, sonra ortamın o havasına kapılıp Garajın iki ay önceki doğum günü için bir şampanya açtırıyor, ama asıl olay kimse şampanya sevmiyor. Yine snap. Şarkı çalıyor, snap. Şerefe yapılıyor, snap, snap snap. Aradan saatler geçti benim Kankama birşeyler oldu. Dedim noluyo? "İyimisin lan?," dedim... "Değilim, gidelim," dedi. Gece 3 falandı galiba. Garaj "ben çıkarım onunla dışarı," dedi. Bunların ikisi dışarı çıktı. Bizde hesap girdikten sonra çıktık. Dışarı çıktık, bi baktım Kanka sarhoş, dışarda bağrıyor. Dedim, come on çorbacıya gidelim: "BEN GİTMEM, EVE GİDİCEM, ANNEMİ ÖZLEDİM," lan dedim iyikide annesini özlemiş de başka birşey demiyor. En sonunda gittik çorbacıya. Kanka hemen lavaboya gitti. Aradan bir kaç dakika geçti kız yok. Gittim yanına baktım kız kapının önünde soyunuyo "LAN NAPIYON SEN NABIYON?" dedim.. "GİR İÇERİ!," ... "Bunaldım kanka çıkar şu üstümdekileri," dedi. Soydum kızı, giyindirdim yeniden. Kız kusup kusup duruyo, neyse çıktık tuvaletten. Tam yukarı çıkıyoruz; "Gelemiyorum," dedi. "Hadi lan," dedim, "bak bana, bana bak," ... Kız tam bana bakarken LÖP gözler arkaya, hop birden üstüme 100 kilo çöktü "LAĞĞN!," diye son nefesimi tükettim boğuluyorum amk kurtarın beni. Yanımda Sakal vardı, çocuğun feleği şaştı "ya yuh ama yuh bu nedir," der gibi yardım etmeye başladı. Yemin ederim bukadar şanssızlık neyin infazı yarappim, birine bana bak dedim de gözleri arkaya kaymasından ne çıkarmam lazım??? Baktım yukardan aşşağa "ÇEKİLİN, EVET KANKA BAYILDI EVET" diye bir ses geliyor. Garaj snap çekiyor ahdgkfjahdgf. Kankama kolanya mı tutsam, Snap'a poz mı versem bilemedim. Zor bela kızı yukarı kaldırdılar. Çorbamızı içtik, dışarı çıktık. Abi bi bakıyorum, Halı ve Kanka iki taksi arası kusmaya başladılar. Garaj yine snap yapıyor. Kankama yardım edeceğime iki büklüm gülüyorum. Taksinin içinde torbacı duruma geldik, kusup kusup duruyorlar abi asdjhgfakjdhfg. Hotele zor geldik. Garaj ve Sakal, Kankamı hotel odasına taşıdılar. Taksinin içinde Halı zombi gibi oturdu. Ulan Garaj ajhdgfjahgdfah ga nog steeds kapot hard stuk om jou vallah. Garajın romantikliği tuttu, Kankamı kucağına alıp yatağa koyacaktı, ya Allah çarpsın 30 cm uzaklıkta yatak. Çocuk Kankamı tam aldı kucağına derken planking gibi kızın kafası yerde bacakları çocuğun kollarında havada uçtu. Gülmekten öldüm ya gülmekten amk taşıyamadığın kıza neyin romantikliğini yapıyon. Kızın kafası resmen yere çarptı bacakları havada uçtu yaaa AAAAH AAAAHAHAHAHAHDHGAFKJHDSGFJHGF. Keşke snap atsaydım keşke!

Kankama anlattım olayları hatırlamıyor ya, "sen nasıl bir Kankasın lan?," dedi. Olm benden daha iyisini mi bulacan iyi gününde kötü gününde de güler ağlarım ama yanındayım yani you know dedim snapları gösterdim. Gül gül geberdim. Hatta Garajın o havayla kızı kaldırıp yatağa atma çabalarını hiç bir dizide görmedim amk jshdgfjkahdgf. Battı fish yan goink bir durumla karşı karşıyaydım. Halı da Kanka'yı öyle balina gibi deniz kıyısına vurmuş gibi baygın halini gördükten sonra iyice miğdesi bulandı. Garajın dediği gibi "Zombi amk zombi valla zombi". Snapın faydası şu: 10 saniyelik bir olayı kaydedip herşeyi hatırlıyabiliyorsun. Ama Allah var yani Garaj, Halı ve Sakal so hot boys.

Kapot hard valla,
Şüheda Özyar


NOT: Yaşadıktan sonra sadece hatırlıyorsun...

Zilly Pera'dan bi görüntü:


BACK IN STOCK!  > WWW.SHOPOHA.COM


oha, OHÁ, tshirt, basic, white, beyaz, original,suhedaozyar, suheda ozyar, marka, giyim


Instagram: ohabysuhedaozyar
Snapchat: suhedaozyar

14 februari, 2016

AAAAA

Ama bu nedir ya?

Hiç adaletli bi dünya olduğunu düşünmüyorum hayat hiç ama yok böyle dengesizlik. Murat Boz'un Aslı Enverle çıktığını öğrendiğim andan itibaren (YA HAAYIIIIRRRR YAA VALLA UMUT MUMUT HEPSİ GONE) hayata film izlerken araya giren reklamlar gibi hissetmeye başladım. Bi Aslı Enver şansı vereydin ya Allahım ya, only for one day yeterdi. Bi umudumuz vardı o da çölde su bizde baraj olduk. Böyle bazen AAAAA ama yok artık bu nedir ya diyorum. Kendimi bir gün böyle çok güzel hissedeğim tam o an bir kız görüyorum diyorum artık bu önceki hayatımda ben neler yanlış yaptımda yarappim bu durumlara düştüm yani. 17 yaşında ki kız karşıma yılların Adriana Liması gibi davranıyor, ben hala bıcı bıcı yaparken aşşağdan biri sıcak su açtığında ben duş alırken neden birden soğuk su akıyor diye düşüneyim. "ANNEAAĞ KAPAT ŞUNU YA," diye bağırıyım ama bu kadar adaletsiz bi dünya yemin ederim görmedim dünya güzeli.

Hem topçu, hem popçu hem oyuncu üstüne üstelik sadece sevgilisini takip ediyor. Demekki ben harbi öküzlerle konuşmuşum. Karşıma çıkan herkes benden şanssızmış. Ben umutsuz onlar benden daha umutsuz. Ya sadece sevgilisini takip ediyor demek, cool. Bu durumda hem Burak Özçivit hem Murat Boz'un sevgilisi olduğuna göre ben yine ortada kalıyorum. Tutunacak başka yakışıklı ünlüler bulmam lazım. Şuan listemde ki herkesin "sevgilisi var" imzası dolaşıyor. Murat Boz öyle seviyor ki artık yani sevgilisiyle paylaştığı fotoğrafda kız ağızını yüzünü kapatmış, donuyorum, sevgilim yanımda gözlerim gülü..... neyse daha fazla konuşamayacağım. Biz olsak "Ay olmadı, bir tane daha çekelim," deriz. Adam umursamamış, adam gibi adam sevgilisine sahip çıkmış. Hangi tarafa doğru ağlasam artık dayanamıyorum çok fazla üzerime geliyor medya. Neyse diyecek birşeyim kalmamış, Kardeşim Galasında, BURAATT diye bağırdığım ses tellerime yazık. Hiç faydasını görmedim.
AAAAA dedirten bin bir olay geçti başımdan. Çoğunlukla herşey benim düşündüğümden daha güzel ve farklı olduğu zaman. Örnek olarak benden daha güzel kızlar gördüğüm zaman kullanıyorum. Boy, desen bende yok mesela 1.60 ya varımdır ya yoğumdur. Parmaklarım bi şekil zaten kafalarına göre birden uzamamaya karar verdiler, enine doğru gidiyorlar. Tombul yani. Kalçalarım Kim Kardashian'ın kanıyla evirip çeviriyor kendini. Salıverdim yani. Nereye giderse gitsin artık umrumda değil. Öz güven denilen kelimesinin ilk iki harfi bile yok. Aynaya bakıp güzelim dediğim an fotoğraf kamerası benden nefret eder gibi görüntü veriyor. En son bir haber okumuştum, Justin Bieber instagramdan bir kız beğenmiş, kızın fotoğrafını kendi sayfasında paylaşıp "Who is this?!!," diye yağdırmış. Kız şimdi ünlü bir firmanın mankeni. Üstüne üstelik kız çocuk bakıcılığı yapıyormuş önceden ve daha bitmedi, kız 17 yasında! Tabii haberlerde okuyorum bunları, işte kızın adı Cindy Kimberly'miş. Aradım merak ettim artık. Bi baktım, kız harbi taş. Kız güzel yanı Allah bana vermemiş de diğer kimler kimler neler neler varsa vermiş. Kız bildiğin 1999'lu yani. Kıza bakıyorum, aynaya bakıyorum. Oturduğum yerde kilo aldığımı hissediyorum. Yüzüm gözüm kıllar içinde, önüm arkam yağlar içinde, sakal bıyık pas içinde, siz benim nasıl yandığımı nereden bileceksiniz? Gittikçe çirkinleşiyorum yani. O kız nedir ya. Ulan ben 17 yaşımda ki halimde Çılgın Bedişte ki Banu'yu örnek alıyordum. Hem o ne öyle yani milyonlarca takipcin var, sen gel elin Bağcılar kızını instagramına paylaş. Bana bu şans düşse çocuk "Look at this hahahahah" der, o derecede küfür yani. Instagramda dolanıyorum aşırı güzel kızlar görüyorum abi yani, vücut desen kusursuz, yüz hatları acayip, makyajları dev ve bunlar 1999'lu çoğunlukla. Geçen birini gördüm 2000 doğumlu. Ya bunlar modern insanlar ben yetişemiyorum artık. Printscreen yapıyor Kanka'ma gönderiyorum "Amk bunlar insansa ben neyim lan," diyorum. Hiç hayatımda başka işim gücüm kalmamış gibi stalklıyorum. Erkeklerden vaz geçtim yani bu devirin kızları daha çok ilgimi çekiyor. Nasıl bukadar güzel oluyonuz lan :') Gargamel fonteni gibiyim, yüzüm ayrı, götüm ayrı bi dengesizlikte. Ya hepsi de kılsız, fabrika gibiyim üretip duruyorum yemin ederim. Bi pozlar veriyorlar, diyorum Allahım azıcık ya, little little be vereydin bize? Biraz vücut, yüz güzelliği, fotoğraf kamerasının bizi sevme özelliği, şans ya, instagramda 16 yasında ki kız Chanel'den sponsorluk alıyor biz hala "Kanka bu fotoğraf olmuş mu lan söyle," tribindeyiz. Bi Neğin olamadık, köşe bucak kahrolduk mahfolduk. Ama hala bi umudum var, Arda Turan sevgililer gününde birşey paylaşmadı henüz, Allahım sen büyüksen. Ya bana bakacağından değil, kimseye yar edemiyoruz sorun orda hahahdhjgaj off.

Murat gittiği günden beri umut mumut hepsi dört köşe bucak kayboldu. Öz güvenim yerlerde sürünüyor hep bu 1999'lu 2000'li kızlar yüzünden. Sağ vurup Adriana Lima görünümlerden. AAAAA dediğim bir sürü olay var. Mesela bugün 14 şubat. Yok ya ne mucize bekleyecem. Hiç ya ben mucizelere inanmıyorum, mucize kim? Bu derecede boyutu aşıyorum. Kaç yıldır 14 şubat hakkında blog yazıyorum hala bi yanlızlık seremonisindeyim. Geçen bir kız doğum yaptı, 95'li çıktı. Bugün bi arkadaşım 98'li kızı istemeye gidiyor, ben 92'li olmama rağmen BURAK MURAT diyen bir insanım nekadar çok üzdünüz lan beni. Şuan yazarken aynaya bakıyorum da amk elli küsür yaşında iki çocukla ortada bırakılmış evi kim toplayacak bu kılları kim koparacak modundayım. Niye ben böyleyimde Aslı Envere herşeyi veriyon yarappim ya. Ne zaman etrafı camlı kaplı evimde oturup çok mutlu olacam ya, ben niye bukadar mutsuzum lan. Herkeste de bi acayip hormonlar var niye ben hala Banu gibiyim be AAAAAA YETER AMA. Instagramda 17 yasında ki kız nasıl oluyor da yılların mankeniymiş gibi duruyor da beni ezip geçiyor ya hala anlamış değilim.

BURAT yok artık,
Şüheda Özyar


NOT: Elimizde olmadığı için herşeye özendik biz.

14 şubat çiceklerim pofidikten geldi (A)

14 subat, aaaa, saskin, komik, argo, sevgili, suheda ozyar, suhedaozyar, oha, OHÁ, hikaye, justin bieber, instagram, cindy kimberly, 90, tshirt, tisort


40% SALE on the OHÁ HIGH FIVE COLLECTION @ 
WWW.SHOPOHA.COM

Instagram: ohabysuhedaozyar
Snapchat: suhedaozyar
Periscope: suhedaozyar

08 februari, 2016

Söyleyemedim

Sen Savaşla aşkı karıştırmışsın

Was Zafer be? Von was für Zafer redest du?? Scheisse yemin ederim, very kompliziert. Nekadar çok dil bilsem okadar karıştırıyorum durumu. Sağdan Almanca giydiriyorum, soldan Türkçe vuruyorum, üstten İngilizceyi yapıştırıyorum, artık cümlelerim bile international. Kankamla konuşurken bile "Sonra kızım bi baktım, what the fak he is online, ama er schreibt mir nıcht ya bi sinirlendim bi sinirlendim sana anlatamam". Bu cümleyi benden başka kimse anlayamaz o derecen battı fish yan goink bi durum. Bende kendimi böyle kurtarıyorum artık napiyim bir dersden daha kalacak gücüm yok artık. Üç dili har vurup harman savuruyorum. Hangi dilde ki kelime önce aklıma gelirse onu ön plana atıyorum. Mesela son of a bitch hayatta demem, ulan *r*spu çocuğu YA derim çünkü bu bana gaz verir çünkü uu beybi it's zengin dilimiz Türkçe and ve are gurbetçi.

Ben bugüne kadar gurbetçi bir Türk olarak burada yaşayan bir Türk ile konuştuğum zaman yüzde yüz Türkçe kurduğum cümleler hatırlamam. Mesela örnek veriyorum İngiliz olsam. "Hey bro how are you?," diyeceğime "Lan how are you?," derim. İlla Türk olduğumu gösteririm. Mesela "I told him to come online to talk, but he didn't come," bu cümleyi ben burada nasıl mı kullanıyorum? "İk heb met hem afgesproken weetje online gelsin diye ama gelmedi flikker," yüzde elli elli yani. Biraz zengin dilimiz Tukçe, sonra Flamenkce, ingilizceyi de araya sığdırıyorum bazen hani havam olsun diye de gerisi hep boş. Bu yüzden çoğu zaman söylemek istediğimi söyleyemiyorum. Karşı taraf anladımı acaba diyerek elli kere aynı cümleyi tekrarlıyorum. Ama bi gerçek var, ingilizceyi nekadar iyi bilirsem bileyim konuşmaya başladığım an sipastik özürlere dönüşüyorum. Olmayan kelimeleri var ediyorum, aşırı derecede tarih yazabilecek bir insanımda neyse...
Hasta'nın ingilizcesi okadar iyi değil. Yani parası ve kızları nasıl götürebilirim acabadan başka birşey düşünemiyor. Bir gün bu bilet almış ama mailine bileti aldığına dair onay gelmemiş. Yine kendisi birşey yapamadığı ve beceremediği için bana "Şüşü sen buranın customer service'ni arayıp niye mailima onay gelmedi diye sorabilir misin?," dedi. Bi baktım buranın customer service'ı ingilizce konuşuyor. Ya burayı arasam cepten bana girecek dedim, ayın sonunda ki faturayı hayal bile edemiyorum, bir de ingilizce, ben kesin bittim abi yani garanti. Hasta'ya "Ya sen ara sor ne olacak?," diyorum hani ben konuşurum da girecek olan faturayı düşünüyorum ben. "Ya yok ben ingilizce konuşamam şimdi sen ara," dedi. Ya dur şimdi. Okadar zenginsin madem paran var, onay maili gelmediyse bir bilet daha alırsın onay gelene kadar ne sanki 100 euro için bana mı giydirecen. Neyse emir verdiğinden değil, ulan şu ingilizce seviyemi bi deniyeyim dedim, bana attığı numarayı aradım. Adam ahdgkadghf diye birşeyler dedi, ben hemen "Hello, I can't speak englisch very well so I'm going to talk very slowly, is that oke?," adam oke dedi. Başladım "Yeah a friend buyed a ticket but he didn't get an e-mail for confirm," böyle birşey salladım. Adam hemen "oh oke that's no problem, do you have an e-mail address for me?," dedi. Çocuğa hemen yazdım, bana e-mail adresini ver diye. Çocuk bana bir e-mail adresi verdi sanki dersin ki tez çıkarıyo elli sayfalık mektup: cetniz.hastadag@bilmemne.ch . Dedim sıç abi gerçekten çünkü ingilizce alfabeyi kafamdan bildiğim yok. Bi ABC harflerinin ey biy ciy diye okunduğunu biliyorum. "The e-mail address is Çetniz dot Hastadağ at bilmemne dot ch dedim." ... "I don't understand you, can you please spell it," dedi. Sıç ya dedim sıçöz abi. Porçöz gibi pas ve kireç çözücü. Direk taşlara bayırlara ağladım, adama "Sure" dedim, başladım yağdırmaya:

- C harfi: Oke the, C from ABC (EY BIY CIY), so the third letter from the alfabet.
- E harfi: Uhmmm, the letter İY. "What did you say?" , the letter İY (E demek istedim). THE İY FROM ECONOMIC. JHADKGA Fak nerden geldiyse aklıma gerçekten fakirlikten gözlerim doldu bi gurur sardı vücuduma anlatamam.
- T harfi: The THİY (T yani), The THIY FROM TOMORROW dedim.
- N harfi: And than the NIIH. Uhmm N from Norway. Bunu çok cool dedim. Norway diyince bi iyi hissettim kendimi.
- İ harfi: The I from Ireland.
- Z hari: Dedim fak. Z harfi anayınki yani Z harfi ile bir ülke bile yok ya. Zonguldak desek anlamayacak adam nasıl yapacağım bunu ya dedim. Düşündüm adama "Oke the ZEY from the last letter of the alfabet ABC and then ZZZZZ. U know the last letter Zih? Oke, oke oh also the Ziy from ZARA, yeah yeah dedim. Ya hiç bukadar zorlanmamıtsım. Kan ter içinde kaldım gerçekten google'a girip "İngilizce alfabe" yazıp how to spell diye girecektim. Devam ettim.
- . (NOKTA YANİ): Hastanın gelmişinin geçmişinin içine bir kere daha ettim. Ulan bir e-mail adresinin ortasına nokta koymak da ne demek ya? "And then you have a point. U know dot com? Yeah u have to put a point dedim.
- H harfi: İçim söküldü artık yoruldum yemin ederim yıkılıyorum buraya gelene kadar 15 dakika geçti acım derken. The H from HHHHHHHongaria dedim. Böyle bir ülkenin varlığından habersizdim. Olmayan bir ülkeyi var ettim, sınır dışı ettiler beni. Aclıktan and the 10 points göo to HHHHHHHHHHHHHHongariya kafasını yaşadım. Adam telefondan "What the fak man," dediğini duydum. Ya sen yine iyi sabrediyorsun, ben sen olsam benim gibi bir müşterinin ağızına sıçardım da neyse.
- ASTADA kelimeri su gibi geçti işte geldik o son kelimeye
- G harfi: aradan tam anlamıyla 25 dakika geçmiş ve son kelimeye geldim. Bu hayatta Germany diyipde olaydan sıyırmak vardı. Ne desem yalan olurdu. G harfiyle isim mi olurmuş, G harfini ismine koyan yedi sülale önecisinin bitarafına yığdıraçam şu harfi be G harfi de ne demek ya? Düşün düşün abi aklıma bu kelimeden birşey gelmedi, adama: The G from Gargamel dedim adgakdhgfhdfgahjg GARGAMEL. Adam telefonda "whaaaaat?," diye gülmeye başladı. Ulan G diyipte bunu gargamele bağlayan tek varlığım galiba. Hayattan soğdum. Germany diyebileceğim yerde G from gargamel dedim. Bundan ne farkım kaldı? > NE ZAFERİNDEN BAHSEDİYORSUN? SEN SAVAŞLA AŞKI KARIŞTIRMIŞSIN???? < 

Adam güldü güldü en sonunda "There is no ticket reservation with this e-mail address," dedi. Adam ne yazdı gerçekten çok merak ettim. Tabii ki yoktur yani. Ağlayacaktım, benim ingilizcem bukadar kötü değildi ya ne oldu acaba. Adama en son "Thankyou," dedim gittim Hastaya, "Bilet milet yokmuş, gidersin bir tane daha alırsın," dedim. Otuz dakikalık görüşme bana girdi ya resmen neyin kafasını yaşıyorsun sen çocuk. Onay maili gelmediyse yenisini alırsın. Zenginsin ya sen hani herşeye elde edersin ya sen bravo gözden biraz daha düş. İnsan teşekkür eder en azından değil mi, onu da yapmadı. Neyse now benden uzak please, nereye yakın olmak istiyorsan oraya yakın ol. Ha bu arada Gargamel gibi burnun var okadar paran var git yaptır bence. Benim ingilizcem kendi kendime konuştuğum zaman dev professyonel de burda niye böyle bozdum ben anlamadım işte. Hep böyle bir kaç dili karıştıra karıştıra düştük bu durumlara. Hiçte öyle "OOO ingilizce biliyorsun?? Yaaa demek Almanca da biliyorsun? Sana Türkiyede çok iş imkanı var bence dene" gibi değil yani bilmiyorlar ki tüm dilleri karşıtırıyoruz. İch kann kein Englisch sprechen yerine Kızaaağm ich kan nicht kein Ingilizce sprechen yani isssooooo was mall das mall nein zart zurt akışına bırak nereye konarsa artık. Ama söyleyemediğimiz şeyler çok. Herkese karşı yuttuğumuz sözler vardır. Düğümleyip, çay içip yudumladığımız. Demek 14 şubat sevgililer günü yaklaşıyor? Nekadar nefret edici, itici, soğuk, cold, dangerouse, damarcı, yanlız, emo ve siyah bir gün ya. Ama o gün için söylemediklerimi söylüyorum please üstüne alın: bir adet Balenciaga çantası, bir adet LV cüzdanı, bir adet Diamond yüzüğü şöyle parlayanlardan yani ortada laluk gibi duran tek taşlardan değil, beyaz Porsche arabamın anahtarı "Hayatımın kadını bu sana," diyecek yani, İstanbul-Avrupa yakasında full camlı ve manzaralı bir evimin ev anahtarısı, iki metrelik pofidik bir ayı, bir sürü güller falan bukadarcık sadece ve bunları Şüşü'ne çok gördüler anne. Ya ciddiyim en son birine dedim bunları "Neyse Şüşü tanıştığımıza memnun oldum," dedi gitti yani bildiğin he is gone. Biri de bana "Senin cebinden de çıkacak birşeyler, hep benden değil," dedi resmen. YANİ BENDEN ÇIKSA SENİNLE NİYE ÇIKIYIM, PLEASE REALİZE. Benim geleceğe dair bakış açım: My man and I, I sit and pray but you pay aşkım :)

Garga,
Şüheda Özyar

NOT: Sana söylemediğim sözler arasında kayboldum.

*Bu arada snapchatten bana Almanca konusunda yardım eden ve yardım etmek isteyen: feyza_20, yeşim.shn, grille97, hamiideee96, enesss_57, zymn37, Çağla, yg.07, emregerçeker, daamla76, nacikoç ve mehtapaykaç ve daha çok yazamadıklarım hepinize çok çok teşekkür ediyorum ve seviyorum.*

G from Gargamel, YA GARGAMEL YA:
gargamel, ingilizce, hasta, dil, almanca, flamenkce, zor, alfabe, suheda ozyar, suhedaozyar, OHA, OHÁ, marka, blog, tshirt, tisort, bere, amsterdam, unlu, yazar

40% SALE on the OHÁ HIGH FIVE COLLECTION @ 
WWW.SHOPOHA.COM

Instagram: ohabysuhedaozyar
Snapchat: suhedaozyar
Periscope: suhedaozyar

01 februari, 2016

Stalk

Seviyesi

Stalklamakta zirvede olan tek varlıklar biziz galiba. Aha bakıyo bak vallaha baktı baktı, dur bakma sen dur bakma bakma Allah seni be bakma diyorum. FBI kadrosunu delirtecek deneyimlerde bulunuyoruz. Google'ı bile şaşırtacak gerçeklerin arkasına varabiliyoruz, Kankamla yaptığım iş birliğin haddi hesabı yok fiziksel geberirsin yani. Belki okulda sınavları almıyoruzdur ya da geceler boyunca uyuyamıyoruz ama BİTCH PLEASE YOU'RE TALKING TO THE WALKING DEAD. Sen ölü sanarsın ama varızdır o derecede psikopat. Saniyelerle oynarız böyle dakikalar bize çok uzun mesafe gibi gelir. Abartmayı sevmeyiz ama gerçekleri yüze vururuz yani we are dangerouse da bizi küçümsemeyeceksin işte. Tek gözle bakmayacaksın yani bizde yok yok. Bazen şu okul sınavları beynime girmiyo beyine o zaman anlayacaktım bu bölüm benlik değil diye. Hiç bir FBI'da gelip bana demiyor ki "Şüşü we want you,". Ulan istesem yedi sülaleni bile dizerim önüne de, just wait.

Bir işte başarılı olman için o işin üzerinde yıllarca tecrübeli olman gerekiyor. Şöyle bir baktığım zaman, yaklaşık 8 senedir ara sıra stalklıyorum ve şuan zirvedeyim. Ama stalk kelimesinin ne anlamına geldiğini bilmeyenlere: Stalk = birini/birşeyi araştırmak, doğruyu bulmak, yalanı yüze vurmak, rahatsız etmek amacın değil ama farkına varırsa nanay fişko. Stalk kelimesinin bir başka anlamı ise psikopat. Hepimiz bir psikopatiz, hepimizi psikopata bağlayan biri olmuştur hayatımızda. Şöyle ki stalklamak sadece kız ve erkek arasında geçmiyor. Kız ve kız arasında da çok popüler olan birşey. Mesela Hasta'nın ex nişanlısı, şuan muhtemelen yine beraberler yani kız okadar bok yemişlikten sonra namusumu aldın zart zurt ben öyle meleğim ben şöyle meleğim, Tuba, beni en son dev stalklamıştı. Fake hesaplardan takip etmeler, herşeyden printscreenlar işte Hasta'ya yollamalar "Sen bana yalan söyledin işte bilmem ne," dram üstüne dram, Yeşilçam film sahneleri tripler ne gerek var yani. Mesela ben seni hiç stalklamadım, gerek de duymadım, Hasta senin hakkında varını yoğunu anlatıyordu ben sormadan. Mesela yeni yılda beraber Parise gitmişsiniz, Hasta'da bana sırf oraya seninle beraber yatmak için gittiğini söyledi. Sende verdin kendini mesela, o dönemde hastaymışsın. Sonra çocuk kullandı seni, fort Amsterdama geldi gibi birşey. Bu stalk değil ama senin yaptıkların stalk. Çekememezlik yani, kıskançlık gibi eş anlamları var.
Ama hayatım boyunca herkesi stalklamışımdır. En son Burak ve Fahriye ayrıldı mı lan acaba diye merak ettiğimde tüm hesap ve yorumları karıştırdım. Google'da ayrılık haberlere baktım ama yok, demekki harbi adammış yani. Bir umut ayrıldılar diye belki benimle çıkar da bende ki bu şanssızlıkla bırak Burağı, Murat bile bekarken bakmaz yani. Eskiden dev stalklardım, lise'de hoşlandığım bir çocuk vardı, okula giriş, çıkış, evimin önünden geçtiği saat ve dakikasını bile biliyordum. Hayatımı kendi saatlerime göre ayarlıyacağıma çocuğun saatlerine göre ayarlıyordum. Manyak gibi her yerde bunu araştırıyordum, gram konuştuysam yemin ederim çocuğun benim varlığımdan haberi bile yoktu ama benim arkadaşlar bana "seninki," diyordu. O derecede mutluluk. En son bu çocuk bana okula yanıma gelip "Her gün beni takip ettiğinin farkındayım, korkuyorum senden," demişti. Yık yık anasını satıyım tüm dünyayı başıma yık be. O gün ölmüştüm. Stalklamanın bin bir tür çeşiti var. En son kuzenim Rus yanıma gelip, "Şüşü abla bak şu çocuğun eski sevgilisi varmış, bana bir araştırsana," demişti. Parayı devreye soksam milyonler olmuştum yemin ederim. Çocuğun bir ismi yetti, eski sevgilisinden tut o kızın kankalarına kadar bilgi verdim. Ah şu sosyal medya hesapları var ya. Gizli profil olduğunu gördüğüm zaman printscreen çakıyorum. Zoom yaparak kızın güzel olup olmadığını görmem lazım. Bazen dışarda bi güzel kızlar görüyorum "amk gargamel gibiyim ya," diyip depresyona giriyorum. Mesela bana biri asla yalan söyleyemez. Söyler tabiiki ama söyleyemez yani çünkü doğruyu bulurum. Ben Ahmetle dışardayım dersin, bir saat araştırma sonucunda café'nin ismi ve cinsiyle, arkadaşların tipinden o café'ye incheck yapan kızların profiline bakar, café'ye notumu verir bir daha gitmeyeceksin der, oturduğun masa numarasına kadar yüzüne vurur ayrılırım. Bu yüzden bir kıza yalan söylemek is not good. Lisedeyken bir çocuğun adını öğrenmek için öğretmenin sınıf dosyasını karıştırırdım. Çocuğun resmini bulana kadar araştırır bir sene boyunca ismine aşık yatardım. Manyak mıyım lan ben. Ulan sırf bu stalklarımın yüzünden arkasına vardığım doğrular yüzünden bir ara Orhan Ölmezin albümünü baştan assağa ezebere biliyordum ya. YOU'RE EX IS MY MISSION. Ya eskiden gizli numaradan arar şarkı dinletirdim be, ne üzdünüz beni. Hatta kendimi stalk konusuna okadar vermişim ki DNA'mda kesin bir bağlantı olduğunu düşünüyorum. Bir gün yine otobüsdeyim. Yanıma bir çocuk oturdu. Elinde telefon. Göz otomatikmen kayıyor ya, göz gidici yani. Kaybettik. Çocuğun ekranına gitti gözüm. "Kalbim," diye kaydettiği kızla konuşuyormuş şimdi kıskanmadım desem yalan olur. Kızın adını hemen kahpe koydum, çünkü çocuk yakışıklı. Sonra bakıyorum işte bakıyorum derken çocuk birşeyler yazmaya başladı kıza, "Sana vereyim telefonu da sen yaz istiyorsan?," diye. Ulan ilk önce anlamadım, baktım çocuğun içine girecem jeton düştü. "AY VALLAHA BAKMADIM YANİ GÖZÜM KAYDI GERÇEKTEN ALLAH AYIRMASIN SENİ KALBİNDEN YANİ GÜNAH BE," dedim zort hemen ilk durakta indim. Ya herşeyi geç çocuğa trip attım resmen. Sen git kalbinle konuş ben kimimki der gibi adhgfkahgdy hormonlarım bozuk yemin ederim be ofh.

OHÁ kızım onunla mı çıkmış? Bununla sonradan da ayrılmış, yok artık sana mı yazıyo ayyyyy arkadaşını bana yap lan n'olur hep kendine buluyon amk kuruduk be. Böyle dev bencil arkadaşlarımda var benim. Hep kendine hep yani bana yoq. Whatsapp grubların içinde dönen sohbet ve muhabbetlerden haberin olsa iki hafta içeri yatarız. Dünyanın en rezil şeyi kankanla bir café'ye gidip gözüne kestirdiğin çocuğun saniyesinde tüm hareketleri karşı tarafa aktarmak. Aha baktı, elindende telefon düşmüyo ya Allah bilir hangi kahpeyle konuşuyor ya bak bak inanmıyorum aha dönüyo kanka dönüyo ayyyyyyy lan. Lan götünü döndü, al işte. Al al dedim sana şurda oturalım diye çocuk anladı be offff. Ne acayip varlıklarız. Ama sadece kızlar değil erkeklerde stalk konusunda iyiler. Mesela okadar yağdırdım Hasta'ya, gelmiş kırk kere private araıyor beni Şüşü ne olur aç konuşalım nolur diye. Sanki bilmiyoz he he, sanki sen değilsin bu tamam ce-ne-me tamam aferin sen değilsin o ruh. Korkudan kimse anlamasın diye de Barca inceck fotoğraflarını silmişsin, kimse bilmesin seni diye. Bitch please, ben seni stalklamıyorum ama seni stalklayıp bana gelip gülenler çok var so no problem. BIZ KIZLAR BIR BIRIMIZI TANIMASAK BILE BEST FRIENDS FOR EVERIZ.

Ay pardon,
Şüheda Özyar


NOT: Güvendiğin dağlara kar yağdığı zaman da hep güneş açar unutma.

Stalk taktiklerimden biri:

suheda ozyar, suheda, OHÁ, oha, blog, tshirt, tisort,komik, stalk, stalklamak, fbi, kizlar kadin

*Pofidiğim*

40% SALE on the OHÁ HIGH FIVE COLLECTION @ 
WWW.SHOPOHA.COM

Instagram: ohabysuhedaozyar
Snapchat: suhedaozyar
Periscope: suhedaozyar

24 januari, 2016

Kardeşim benim

Gala

BURAAAAAAAAAK. Burak, Burak, Burak ayyyy dur Muraaaaat, Murat, Murat MURAAAĞĞT ayyyyy Burak ya Burağa bak ayyy BURAĞA BAK YA SO HOT LAN DANGEROUSE ALLAH BE ALLAH YARATMIŞ YARAPPİM ama Murat is single dur MURAAAAAAT MURAAATT AAAAGGGHGAJGFDGHF ya fak that be BURAAAAĞĞĞK BURAK LÜTFEN. Bağır Şüşü bağır evet, orada 1000 Türkün arasında zaten adam dönüp seninle göz göze gelip evlenecekti hemen dimi aferin, don bir de üç saat orda sen sırf Burak Murat için. Aferin saçın da dağılsın, makyajında bozulsun, tipinde kaysın, heh yağmur da yağsın aferin bravo valla. Hiç yapmayacağın şeyleri yap ama ina-na-mı-yo-rum BURAK ÖZÇİVİT IS SO HOT ALLAH BELAMI VERSİN YA ADAM, ADAM YA ADAM RESMEN AMİN ALLAHIM AYNI BUNDAN OLSUN YAA TAŞŞŞŞ BE TAŞ!!

İnanamadım, resmen ya bak hayatım boyunca bir oyuncu için dışarda donarak beklemem be fakir işi niye bekliyeyim. Çağatay Ulusoy gelse, beklemem mesela veya Tarkan gelse yine beklemem ama bitch please konu Burak Özçivit ve Allah yanına bir de Murat Boz vermiş, ben ka-çı-rır miyim? Ben? Hayatta bu anı kaçırmam, değerlendiririm. Dev değerlendiririm hemde o adamları göreceğim. Okadar duâ ediyorum bir kere de canlısına şahit olayım ya. Televizyondan daha yakışıklı olacaklarına inanamadım ya. Ergen kızlar gibi hissettim kendimi ama please. Oh lordness please, o adamlar, o adam, o Burak, o bir Murat bunlar neydi yaa. Takım elbise giyinmişler... ulan TÜH BE, TÜH YEMİN EDERİM GELİNLİKLE GELMEM GEREKİYORDU YA. Sevenleri ayırmıyorum, Fahriye ve Burak dev yakışıyorlar ama ben ve Murat olurduk ya. Eskiden odamda Harry Potter'ın posterleri asılıydı, nereye gitsem sanki çocuk posterin içinde beni takip ediyordu "Ya Harryyy bakma ya," diyeli oluyor 8 yıl. Bu sekiz yıl sonra ilk kez birine atlar gibi bekledim soğukta. O adam buraya gelecek. Bir gün bende muradıma ereceğim. Once upon a time.
Kanka diye hitap ettiğim bir kişi var, o da Kanka'm. Şimdi Kardeşim Benim galası var denildi, kız ne yaptı ne etti 15 dakikada 8 tane salon için biletler satıldı, bitti. Benim Kanka'mdan da kaçmaz, kız iki cumburlop üç hoş beş iki tane bilet aldı. Saat 19:30'da kırmızı halıya gelecekler vesaire denildi. Biz de inandık. Saat 4'de oraya gittik. Ya gitmeyelim boşver ne olacak dedim. Ama benim Lal diye bir arkadaşım var, geçen karşılaştık. Kız bana "Cuma günü galaya gidiyorum kızım saat 3'de ordayım," dediği andan beri Kanka'ma yağdırmıyorum. Dörtse dört ulan, Burak için giderim. İki ergen kızlar gibi gittik sinemaya. Sinemanın önde kırmızı halı, benim ve benim gibi düşünen 70 tane kız daha var dedim, Allahın fakirleriydik, beklemeye başladık. Hemen Kanka'mı sattım, önde ben durdum. Bi baktım Lal orda. Gittim yanına 5 dakika boyunca konuşmadan güldüm "Ne durumlara düştüm ya," dedim. Ama Herşey Burak Özçivit için, herşey Murat için ama Burak ön planda, hepsi senin içindi Burağım. Saat oldu beş, altı, yedi. Ya yağmur yağmaya başladı, işte sen söyle makyajımdan eser yok, saçım oldu dalgalı, şemsiyem de yok, ellerim dondu, kaç yüzlük ayakkabımda ısınma sistemi bile yok, verdiğim paraya yazık, dondum. Donduk ya. 70 tane kız vardı, oldu 500 kız. Ya dedim bukadar kız arasında Şüşü adamın seni görmesi zaten imkansız ya. Bazı insanlarda içerde cama yapışmış bekliyorlar. Ay bir de bir kapalı kadın vardı camın arkasında üç saat kıpırdamadan bize bakarak güldü. Halime ağladım.. Yanımda tanımadığım kızla best friends forever oldum. O yağdırıyo ben gazlıyorum. O bağrıyor ben düzeltiyorum o derecede bi samimiyet. Donduk yani. Rezil rezil. Arkamda tanımadığım kız bana ikide bir mendil verip durdu, burnum dondu yok telefonum ıslandı diye. Bi samimiyet bi öz güven var kızlarla aramızda anlatamam. Ama hepimizin amacı belli, BURAK sonra MURAT belki Aslı ama neyse. En son işte kızlar bir birini itiklemeye başladı, yanımdaki kız "YİTMEYİN YA YİTMEYİN," diye bağırdı. Bi bakış attım "Yitmeyin de ne lan?" diye sordum. "Ya yitmesinler eziliyorum," dedi. Allahım bak, gör bak bak hava okadar soğuk ki kız bile şaşırdı ya donduk dedim, "İtem o itme, yitme de ne," dedim. Neyse önümüzden bir adam yürüdü, şurada ki rezilliğimizi video'ya çeksin diye eline telefonumu verdim "çeker misiniz?," diye, adam telefonu aldı, mal adam ya vallaha mal, beni çekti telefonu bana geri verdi. Hay dedim bu işin içine ya. Neyse saat oldu 19:30 hala ne Burak var ne Murat. Kızlar çıldırıyor, YUUUH diye bağırıyoruz falan hatta Murat Boz'un "BEN ÖZLEDİM GALİBA SENİİİİ, BU YÜZDEN BU KADAR SİTEMLERİM," şarkısını koro halinde söyledik. Organizasyondan bir kadın geldi işte adam gibi olun yoksa gelmezler diye bir de el kol hareketleri tehditler savuruyor, haberi yok 1000 tane Türk kıza karşı konuşuyor, seni döverde ezeriz lan el kolunu indir. Buna da uyuz olduk. Ya yanımda bi kız var cetvel gibi kalem almış imza için. Ben evlilik hayalleri kuruyorum adam beni görecek trak aşık olacak da bilmem ne sen gelmişsin kapıyla imza istiyorsun. Neyse o da birşey aslında, evet der gibi. Evet evleniyorum. Tam 3,5 saat dışarda donarak bekledim yağmurun altında, tam bir Notebook filmin baş kapağı gibiydim, Allah belamı versin bak hayatta bir daha yapmam. En son bunlar bi minibüsle giriş yaptılar. Kim bağıracak ya, ben mi? Hayatta bağırmam ya o ne öyle fakirlik ha-ha-ha, derken sesim horoz gibi BURRAAAĞKKK, BURAAAAAAĞĞĞĞHH AAAAAAAAĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞ diye çığlıklar ay benliğimden çıktım, ay bağrıyormuyum mu bu ne kız ay içimde ki Burak aşkı, platonik aşk buymuş demek BURAAAĞKK bi baktım arkasında Murat lan kime bağırsam diye şaşırdım valla BURAAAAAK MURAATT derken BURAATTT diye bağırmaya başladım yani ikisi birden artık kime denk gelirse. O kafayla Aslı'yıda görmedim ya. Ama guess what? O-ka-dar ama o-ka-dar şanssızım ki bak yemin ederim bu dünyanın en fakir fukara şanssızlığı benim üzerimde, sen o kadar saat bekle bu minübüs önünde dursun, tüm bodyguard'lar önümü kapatsın (boyda yok zaten), üstüne üstelik tam bunları göreceğim, video çekeceğim derkende telefonum kapanmasın mı. YA ALLAH BELANIZI VERSİN YA, ÜÇ BUÇUK SAAT YA ÜÇ BUÇUK. DON-DUM.

Ama gördüm. Abi dev yakışıklı dev bak Allah çarpsın be Allahım böyle birini ya copy paste kaderimin kitabına yaz yarappim ne olur. Dev feministim ama Burak için değilim. Özür dilerim hep kırolarla konuştum ama lütfen ya bi Burak Özçivit olsun ya, ya da Murat Boz is also possible. Adam nasıl yakışıklı ya, bi karizma var yemin ederim o arabadan bi bakışı yetti ömrüme. Nekadar çalışsam o karizmaya elde edemem ben ya bende istiyom. Ya paran pulun umrumda değil ya böyle bi karizma, adam gibi adam resmen beeeee BURAAAAAK, AŞKIM YA HAYATIM BURAAATT. Bize içerden gülen o kapalı ablaya'da sonra kahkaha attım. Ulan okadar insan içerde duruyo en son camlar buharlandı böyle birşey göremediler hahahahaha. Umrumda değil ya kim beni çektiyse ama Burağı gördüm ya. Ha elime ne mi geçti? Birşey geçmedi, hasta oldum, titredim yani, orada benim yürümem gerekiyordu ama ben bekledim. Bir gün Allah nasib ederde ben yürürüm belki, who knows? Ama film güzeldi şimdi gerçekten beğendim, tebrik ederim, hatta Kanka'ma "ulan böyle abilerim oldu da hasta olup da iyileşmedik mi be" dedim. Ya ne rezildi be, üüüüüç buçuk saat adamın gelmesini götüm donarak bekledim resmen ya, bi fotoğrafım bile yok. Sonra internette bir kızı gördüm, kız ağladı diye Burak fotoğraf çekildi bir de yanağından öptü içim ürperdi yemin ederim ya koptum köşe bucak BİZ İNSAN DEĞİL MİYİZ, BEN SENİ KAÇ SAAT BEKLEDİM BE....

BURAATT,
Şüheda Özyar


NOT: Değeceğini bilsek, beklemeyi de iyi biliriz biz.


Orda bağıran ben değilim:





40% SALE on the OHÁ HIGH FIVE COLLECTION @ 
WWW.SHOPOHA.COM

Instagram: ohabysuhedaozyar
Snapchat: suhedaozyar
Periscope: suhedaozyar

10 januari, 2016

Old skool

Bu neyin kafası?

2010 senesi Facebook dönemimde paylaştığım herşey için özür dilerim. İnsan alemine full zarar verdiğimin farkında değildim. Elli kere e-mail adresimi değiştirdiğim ama 61'i hiç eksik etmediğim için de Hotmail'den özür diliyorum. Hepimizin bir nickname'ı vardı gerçekten Bağcılar çocukları gibiydik. Aşırı kro. Öyle e-mail adresler açmayı hiç istemezdim, gerçekten maniakstyle.61@hotmail.com demişim resmen geber. Utanç verici veya trabzongirl61 gibi, susuuuu.61 gibi , o 61'i T.C. gibi kullandığıma inanamıyorum. Sonra bi ara tişörtler ve kazaklar çok ünlüydü herkes nickname'ini kullanıyordu böyle, bastırıyorlardı. Kazakların arkasına "MANİAKSTYLE 61" yazdırdığımı hatırlıyorum. Öyle dolandığım için tüm arkamdan konuşan insanlara teşekkür ediyorum, bende konuşurdum sonuçta yani şimdi. Son noktayı da en son Facebook'da biri beni 2010 yılın postına taglemişti. Hahaha diye gülmek varken WHOUHOUHOUHO diye gülmüşüm. Ay ağladım resmen. Öyle nasılda gülmüşüm, nasıl insan sürümünün değişik evreni gibiydim. Özür dilerim, really.

Eskileri yeniden yaşamak istemezdim ama hatırlamasını seviyorum. Her zaman yeni şeyler ve yenilikler olmasını istiyorum. Ama her zaman en olumlu şekilde yürümesinden yanayım. Eskilere baktığın zaman, ay halimeeeee. Ayy şu tipime bak ya vallaha bak şuna bak. T.C. kimlik fotoğrafım bile 10 senelik. Adamlar beni görünce bir daha bakıyor, sonra bir daha bakıyor. Ben bile kendimi tanıyamıyorum yani "Ben değilim o. O değil ben yani. fake o," değil. Hiç birşey eskisi gibi değil. Pasaport kontrolünde duran polis abilere de aşırı saygım var. Ben benim resmimi görsem, ülkeye sokmazdım bizi kandırıyor diye. Yok yani adamlar bana bakarak "Bence bu T.C.'ni değiştirmelisin," bile demiyor. Gerisini sen düşün. Sen sadece beni düşün. İşin olsun ama gücünde ben olayım.
Eskiden nickname çok önemli bir noktaydı online olarak. Yeni çıkan bilgisayarlar vesaire. Sırada bekliyordum "NOLUR BEN GEÇEYİM BİLGİSAYARA YA NOLUR BAK," der gibi koltukta oturuyorduk. Dev gibi bilgisayar oturma odasının en pahalı aletiydi. Hepimiz onun karşısına geçmek için can atıyorduk. Çünkü bitch please, I have to make an e-mail account. Kaç tane e-mail adresi değiştirdiğimi hatırlamıyorum bile. trabzondangeldik.61@hotmail.com , esmergüzeliiim____________________61@hotmail.com , kaç kişi aynı e-mail'i yaptıysa artık o e-mail adresinde 7 tane alttre var. Abartırda abartırdık. MSN'de 100 kişi varsa, kesin onun 90'i fakedir. Böyle bir dönemdi bizimkisi. Hepsinin bir nickname'ı vardı. Benimki Maniakstyle- 'di. Aşırı derecede abartmıştım. İnanılmaz ama. Sen söyle, bi ara Turkishplace vardı. Ayy gereksiz gereksiz yüz tane profiller. Aldatan aldatana, çıkan çıkana, sonra herkes bir fame olma derdinde. Herkesin kendi tasarım tişörtler ve kazakları. En son arkadaşlarla oturuyorduk. Eskiden kullandığınız e-mail adresi hatırlıyor musunuz? Diye sordum, biri söylemeden gülmeye başladı. "Lan çok rezil be," dedi. Anlat falan yaptım hani merak ediyorum, sonra "Hatasız_cool_olmaz@msn.com" dedi, saygı duruşuna geçtim o an. O yaşta bu zeka ya anlam veremedim. Hem ingilizce hem Türkçe demek? E-mail adresi yaparken gerçekten nesi hoşuma gidiyordu hiç anlam veremiyorum. Tıpkı eskiden hiç bir fotoğrafta yüzümü göstermediğimi de hala anlamıyorum. Bi arkadaşım vardı o dönemler bana koşa koşa "Kızım fena mail adresi açtım," dedi. Nedir? diye sormuştum ice_girl93@msn.com demişti. "buz kızı?" diye sordum. "Fena lan fena değil mi," dedi. Allah var, şuan hala aynı e-mail adresi kullanıyor kız. Tüm iş görüşmelerine vesaire aynı e-mail ile baş vurdu hadshjkdgj. Bazen içeri mail girdiğinde Ice Girl diye başlık geliyor. Ağlasammı dört bucak gülsemmi bilemiyorum. Bence hatırladığın zaman, gülebildiğin sürece, eskiler güzeldir. WHOUHOUHOUH diye güldüğüm dönemler gerçekten neyin kafasını yaşadığımı merak ediyorum. Tüm harflerle gülüyordum HAUHHUAGHGUAHG diye gülme şekli yokken var ettim. Öküz gibi resmen. Alfabe'yi ağlattım ya gerçekten ne bu yani be veya o kıyafetleri nasıl giyiniyordum eskiden? O saç neydi öyle ya, ay o tipime bakar mısın ya lütfen. Ha demek o yüzden kimse beni sevmedi. Anladım. Ha bir de bu yüzden kimse benimle konuşmadı. Eskiden çok renkli kıyafetler giyerdim, şuan basic ve siyah. Black is everything anne, aynı ben. Aşırı Tripkolik gibiydim ve aşırı Sagopa, aşırı fanatik Trabzonsporlu aşırı şimşekli fotofraflar editing yapardım ama herşey aşırı tuhaf. Ya eski fotoğraflara bakıyorum, fak this diyorum. Şu tipe bi bakar mısın?????

Eskiler eskide kalmış olabilir, gülebiliyorsak ne mutlu bize. İyi ki de öyle e-mail adresi yapmışım iyi ki de gençliğimi İsmail YK'nın şarkılarıyla mahfetmişim. İyi ki de CD-player'i yanımda kapı gibi gezdirmişim içinde Gönül'ün şarkılarıyla. Sonrasında iyi ki mp3'umu boğazımda taşımışım "bu benim size yoq" der gibi görgüsüzüm ya ben. Bir de hepsini geçtim aşk hayatıma bakıyorum. Eskiden birşey niye yoktu diye düşündüğüm zaman şimdi bir cevap bulabbiliyorum. Ama now? Günah mı ya seni aşırı derecede çok sahiplenmem. Bizde böyle seviyoruz, napıcan. Hiç sahiplenmedik kimseyi ama sahiplendiğimiz zaman da tam sahipleniriz. Böyle içinden gelsin anlıyor musun. Bu kızı kaybetmek istemiyorum korkusu olsun içinde. Niye hep bir taraf dahada çok değer veriyor, daha çok seviyor gibi? Tek taraflı olmasın çünkü kalp bu, ilgi görmediği zaman kırılır. Umut ettiği zaman ümitsizliğe kapılırsa nefes alamaz. Çok sev, olur mu? Eskiden değişmeyen tek şey, herşeyi kafama çok fazla takmam galiba. Yoksa sana güveniyorum, ama ya bir gün gidersen?

Old skool,
Şüheda Özyar


NOT: İyi ki varsın dediğimiz insanlar bile bir gün iyi ki vardılar...

Sende beni bir gün bırakıp gittin Tamagotchi'm, ama sana en iyi ben baktım:

tamagotchi, 90, cocuk, olmak, old, skool, eski, e-mail, mail, msn, komik, argo, OHÁ, oha, suhedaozyar, suheda ozyar, amsterdam, hollanda, mp3, facebook

01 januari, 2016

Abart

Ay he he

Durumu olduğundan fazla abart aferin. Aynen bizde hiç yok ya bilmiyoruz zaten yağdır. Öyle güzel böyle dehşet, şöyle inanılmaz derken çıtayıda yükselt ki biz geberelim. Evet Anne o yerde ki saçların hepsi de benim, zaten bi bende saç var dimi tüm hormonları üstüme saldınız kurtuluş yok. Öyle böyle değil, saat 12 diye kaldırıyorlar, ama saat daha 9. Her evde saat konusunda abartan insanlar vardır. Benim kanımada yavaş yavaş işledi artık herkesi 1 diye yedirip 7de uyandırıyorum. Karma is a bitch.

Şu yeni yıla Allahım ne olur bir kere ya, once once istediğim gibi gireyim. Yani mutlu gireyim ne bileyim huzurlu gibi, istediğim yerde, istediğim kişilerle böyle abartısız ama olması gerektiği gibi. Uyuyarak girdim resmen. Evdekilere "Neyse 2016'ya uyuyarak gireyim de tüm senem rahat geçsin," dedim. Bu kafayla da uyudum. 2015 nasıl geçti sorusuna, ilk yarım senem dehşet, sonrası fiyasko. Yeminle stress küpülü bir 2015 geçirdim bir günden sonra, şimdi 2016 diye yeni sayfa falan açacağımız da hepsi bahane. Yani bu sene bana para getirsin. Para para para getirsin. Tüm aile ile birlikte kutluyoruz şimdi, yemek vesaire eğlenceli. Bu sene Şüşü çok daha durgundu diğer senelere göre. Bir kutu yaptım, üzerine "Şüşü 2016 yılı için size ne diliyor?," diye içine 48 tane aile ferdlerini saydım böyle, tam tamamıyla 48 tane dilek hazırladım. Tüm dileklerim "Para," ... "Para," ... "PARAĞĞĞ," üzerineydi. Sadece bir tane dilek "Fakirlik. Fakir seni," diye yazdım. Mutluluktan ağlıyacağımı falan düşünüyordum gerçekten yani aileden biri fakir olacaktı. Herkese dağıttım. "Bakın sesli şekilde okuyacaksınız," dedim. Herkes heyecanlı heyecanlı, ben onlardan daha heyecanlı. "Biiir, ikiii, üç," dedim. Allah belanızı vermesin ya. Bazı dileklerin üzerine PARAĞĞĞ yazdım, annem gelmiş bana "Burda Parag yazıyor," dedi. Ay ağladım. Dedim bozun oyunu bozun. Sonra bekledim işte biri "Fakirlik," diye bağıracak diye. KİMSE söylemedi. Aileden biri kendine fakirliği yakıştıramadı akdhgkafhjdg. Oturdum moralim zaten bozuktu iyice bozuldu. Ya şaka bu şaka yani abartın ya yemin ederim çıkacak hali yok.
Bir kıza dev uyuz oluyorum, ve bir kız bir kıza uyuz oluyorsa ortada sorun var demektir. Neyse bu kız işte sağda solda "Ay öyle mutluyum, böyle mutluyum," diyip geçiniyor. Ama niye mutlu haberim yok hiç. Ve ben aşırı derecede meraklı birisiyim. Bu kızın mutluluk formülü öğrenmem gerekiyordu. Gittim kızı gördüm, "Aaa naber?," diye sordum. "Ya çok iyiyim," dedi. Abart abart, ben bile öyle birşey dediğimi hatırlamıyorum ömrümce ya. Kıskanmadım tabiiki. "Ya çok sevindim, hayırdır?," diye sordum. "Ya eşimi çok seviyorum ya inanılmaz, iş bitince ona gideceğim diye sabırsızlanıyorum," ... WHAAAT. Evliymiş??? "Kaç yaşındasın ki?," ... "21," dedi. Ölümde var sonunda gülüm de var şarkısına bağladım kendimi. "Yaa, maşAllah kaç senelik?," ... "1 yıldır evliyiz," dedi. Vallaha ölecem bak 20 yaşında evlilik yapmış. "Nasıl peki anlaşabiliyor musunuz?," diye sordum. Bak kız başladı: "Anlaşmak mı?? Şaka mı? Biz bir birimize çok bağlıyız. Ne ben onsuz ne de o bensiz yapabiliyor. Çok seviyorum eşimi çok. Aileside beni çok seviyor, hiç gelinmiş gibi davranmıyorlar bana. Evin prensesiymişim gibi davranıyorlar. Hiç evde iş yapmıyorum gerçekten. Dünya ya bir kere daha gelsem yine bu adamı severim, hatta daha erken evlenirdim. Bu adam benim herşeyim çok mutluyuz, inanılmaz. Elimi sıcak sudan soğuk suya sokmuyor, ben mutsuzsam o benden mutsuz canım eşim ya aşığız çok" dedi ay benim iflas. "HE ABART ABART," dedim. Kız bi baktı ama bilinç altında olmadan söyledim bunu yani cidden ağızımdan fırladı. "Anlamadım?," dedi. "Anlamanı istemedi eşin ondan anlamadın, Allah bozmasın, abartılı olsun herşey abart," dedim. Kızdan uzaklaştım. Kusacaktım yani bukadar olayı özene bozene, perfect anlatmaya ne gerek var ya biz yaşamıyoruz diye neremize sokuyon bu lafları. Geçen de hamile olduğunu öğrendik. Mutlu anne rolünü oynuyor kız 21 yasında, ay ben nerden atlasam acaba? Kusacaktım yani okadar mutluluk bana fazla. Gerçekten bazı insanlar dev abartıyor herşeyi ne gerek var? Övmeye ne gerek var mesela. Geçen yerde bir tane saç vardı ya bir tane, evdekiler "BU KILLARIN HEPSİ SENİN!!," diye isyan ettiler. Vallaha billaha da değil yani yemin ederim. Bir toz görsünler, ev pis. İşte açık ayakkabı giyecektim "DONACAN," dediler. Düğüne gidiyorum düğüne. Açık hava tiyatrosuna değil yani. Kapalı, closed.
Bilmiyorum ya çoğu şeyi abartmaya gerek yok, bazen bilinç altında olmadan insan abartıyor hani de mutluluğun dozunu da kaçırmamak lazım işte.

2016 yılı için ne mi diliyorum? Gerçekten mutlu olmayı, ama beni hak eden insanlarla. İnsanlar için seçenek olmamayı, gülmeyi, huzurlu olmayı. Sınavlarımı almayı, işlerimde başarılı olmayı. Güzel haberler almayı. Sonraaa, her hafta ya da her gün Maison de Fleur gülleri almayı, gelecek zaman için Tiffany & Co pahalı yüzüklerden ama pahalı üzerine basa basa, beyaz Porsche arabam olmasını, Balenciaga çantam, Valentino ayakkabim hepsi listemde o derecede. Gerçek dostluklarla kalmayı, hatta ve hatta gün gelip bende "Oyle mutluyum da böyle huzurluyum da ölduk ölduk geberdik," demeyi çok istiyorum da şuan hiç halim yok ya BIRAZ MUTLU OLALIM DEDIK HARAM MIĞĞ.

2015'in amk ben,
Şüheda Özyar


NOT: Boşa geçen bir yılın hiç oldu mu senin?

Aynı ben:

2016, new year, yeni yil, oha, OHÁ, suheda ozyar, evde, uyumak, uyuyarak, eglence, bomba, komik, argo, blog, unlu, amsterdam