Pagina's

18 juli, 2014

Sahur vakti

Uyurken bana ne oluyor ya?

Kaldırın beni (kaldırmadılar). Uyandırın beni (uyandırdılar, sen uyanmadın). Tüm gece ayakta kalacağım (Sahur vaktine 30 dakika kala uykuya daldı). Bugün çok uykum var (Sahura kalktı, ondan sonra uyuyamadı). Sahur vakti bence çok güzel bir şey. Hani biliyorsun tüm müslüman alemi ayakta, yiyorlar. Tek amacımız "Lan ye ye tüm gün aç kalacan". Acaba sahur vaktinde sofrayı dolu dolu doldurup yiyen var mıdır? Ben bir çay içebiliyorum sadece. Sadece çay. Annemin özel bitkisel çayları yetiyor mübarek içine tüm otları koyuyor. Onca bitkisel olayları çıkarıyorsunuz ey Bitkisel aşıkları, yalnızlıktan kurtulma otu da çıkarın! Hep ben mi söyleyeceğim ya. Bi yalnızlıktan kurtulma çabaları bende var valla sınav haftasında ki onca sınavlar bile bukadar gücüme gitmemişti.

Sahur vaktine ilk gün çok canlı uyandım, çok hevesliydim, çok mutluydum, ama ondan sonra ki 5/10/15 gün sahur vaktine kalktım mı kalkmadım mı haberim bile yok. Kim bilebilirdi ki bu miğde bir gün küçülecek. Göt kadar miğdem oldu, hatta g•te bakılırsa daha küçük bir miğdeye sahibim. O çorba bitiriyor işi. Ondan sonra bir şey yiyemiyorum. Tüm gün "DONDURMAAĞH YİYECEM" diyorum, akşam bir çorba lan, bir kaşık çorba ile doyan bir insan oldum. N'oluyo lan bana hala yalnızım.
Neyse Sahur vakti geceyi sabaha bağlayan saatlerde olduğu için kimi uyuyor kim ayakta kalıyor. Benim uykum çok hafif olmasına rağmen çok tuhaf uyurum. Ben ruhmen cins, ruhmen bozuk olduğum için uykum etkisi altında kalıyor. Uykum benden fakir. Hatta sahur vaktinde whatsApp'a girenleri içim imrene imrene kıskanmıyorum. Orada ki MIyoruma dikkat. Sonuçta uyku çok önemli, ne girip sevgiline yazıyorsun "aşkım kalktın mı?" diye. Ya bi dur, bi git sen bi doktora görün. Uyu sen. Herneyse konu uyku olunca, bok gibi uyuyorum. Böyle uyunca ben sesler çıkarıyorum ajhdgfakjhgd. "IIIIHIII" diye, böyle o ses burundan mı çıkıyor ağızımdan mı bilmiyorum. Bir saat boyunca o sesi çıkarabilirim, böylede bir yeteneğe sahibim. Master (erkek kardeşim), böyle bazen kafayı yiyor. "ŞÜŞÜ SUS!" diyor aniden susuyorum. Yani o sesi çıkarıyorum ama etrafımdakiler bana "SUS!" dediğinde susuyorum. Şimdi ben yarın Ağırıza (girl) ile tatile gidiyorum, aynı hotel odasında kalacağız. Bu kız benim böyle hayvan gibi ses çıkardığımı bilmiyor uyurken hgasdjfhga. Ne diyecek çok merak ediyorum. Bari hayatımda bir kez birine sürpriz yapayım değil mi. Kız kafayı yiyecek ama olsun.
Geçen Rus (girl) bizde kaldı. Rus bizimle kaldığı zaman ben depresyona giriyorum bazen. Benim whatsApp'ta son görülmeyi kapattığım için kendimi çok cool hissediyorum, ama konuştuğum çocuk en son kaçta gelmiş, kaçta çıkmış çok merak ettiğim için zırt pırt buna soruyorum. Rus da istemediğim bir cevap verirse kendimi Orhan Ölmez'e bağlıyorum. Neyse Rus geldi diye "bu gece uyumuyoruz" dedim, ilk ben uyumuşum. Hatta sahur vaktine bir 30 dakika kala falan uyudum galiba. Sen onca bekle bekle, sonra uyu. Sonra bi baktım sabah olmuş, ben uyumuşum, sahura kalkmadım, bugünde ölecem dedim. Ağız kokumdan ölecem sonra ciğerimin boşluğundan geberip gidecem dedim. İndim aşşağa baktım Masterın odasından bir ses geliyor. Böyle gülüyor gibi ama değil. Çifter ses duydum, Rus ile beraber gülüyorlar. Odaya girdim bunlar "Bırakın beni dışarda yatacam" diyip durdular. "Ne söyleniyonuz lan" dedim, "Sahur başınıza mı vurdu?" ... "Valla Şüşü abla, bizim değil de senin başına vurduğu kesin" dediler. Yine ne saçmalıyorlar lan bunlar diye düşündüm ama saçmalamıyorlarmış. Benim hallerim gelmiş. Anlattılar bana. Benim tuhaf hareketlerim ortaya sergilenmiş. Master beni sahur'a kaldırırken ben "Bırakın beni ben dışarda yatacam" demişim. Bir kere değil hatta bir kaç kere "Bırakın beni, dışarda yatacam" ... "Dışarda uyucam ben git" ... "Dışarda yatcam bırak!" falan demişim. Zerresini hatırlamıyorum. Yani ben dışarda yatacağım diye çırpınan bir insan değilim aslında. Böyle çocuklar benimle dalga geçti baya baya. Ruhum daraldı. Yani hadi ben normal herşeyin bilinç altındayken saçma hareketler yapıyorum bazen doğru da, uyurken ben n'apıyorum ya? Uyuyorum lan baya baya. Dışarda uyucam diye nasılda yokluğa düştüm ben, ben bukadar yoklukta değilim aslında. Galiba Mastera "Kaçıp gidecem dışarı" falan demiş olabilirim, o benim ruh halime çok daha yakın. Dışarıda yatacam da ne lan? o nasıl bir yokluk, yalnızlıktır?

Master ve Rus'a saydırdım tabii, kaç gündür benimle dalga geçiyorlar. Hatta Bursada uyur gezerliği falan yapmışım teyzemin evinde, kuzenim beni görmüş gezdiğimi. VALLA KAFAYI YEMEDİM. Uyuyorum ya. Şu tatile gitmem lazım. Gideyim de Ağırıza ile geçireceğim bu tatilin içine edeyim adhjgafkjhg. Kız kalp krizinden yanımda göçüp gitmese bari çıkardığım sesden dolayı. Hatta çift kişilik yatakta uyucakmışız. Hoteli aradım "Abi o yatakları biz ayıralım" dedim, Hotel "Şüşü hanım, o odalarımız normalde balayı çiftleri için olduğundan dolayı ayıramıyoruz" dediler. Sıçtık dedim ya. Açık ve net. Şimdi Hotel odasına girip yerde çiçekler mumlar görürecem ya off.

Uyku güzeldir,
Şüheda Özyar


NOT: Herşeyin geçeceğini bilsem, sonsuza dek uyurdum

"Tatile gidiyorum, bundan dolayı fazla yazamayacağım. Sen önce şu 150 geri kalan hikayeleri oku olur mu? Beni özleyecekmisin? Sen özle bari. Özle lan nolcak. Hayırlı tatiller, OHÁ okuyucuları :)"

16 juli, 2014

Şappur şuppur

Yok artık ya

Oradan öp, buradan öp, şap şup sesler, biri onlara söylesin: LAN TRENDESİN TRENDE. Tövbe estağfurullah ya "what the fuck?" diyorsun. "What are you doink?" diye soruyorsun yani, sonra "hep beni mi buluyorlar lan bunlar?" diye isyan veya haykırış seslerini evrene yolladığını biliyorum. Valla benim suçum değil. Günah bi kere. Böyle bu dünyada normal olmayan ne varsa hepsi beni buluyor. Çekiyorum sanki mıgnatıs gibi. Nerede dengesiz bir olay, hep ben. Hep bir Şüşü. Hep bir "Lan Şüşü oradaymış oraya gidelim". Ben kime ne yaptım? Yok yani benim evren ile ne tür bir ilişkim olabilir? Kimin kalbini kırdım lan ben? Haaaaa. Yok ya. Yok yok. YUH! Onun kalbi mi vardı? Lan get. Ben kimsenin kalbini kırmam. Neyse tamam tamam kapatalım bu konuyu.

Evrenin bana oynadığı bir oyunsa bu başka bir gezegene gitmeye hazırım. Sokakta el ele yürüyen sevgililer, kafa atan aşıklar. Kol kola yürüyen tatlı çiftler. "Hayvan ya" diye iltifat eden girl and boyfriend'lar ve arkalarında, taaa uzaklarda onları izleyen BEN. Çok yokluk yaşıyorum lan böyle anlarda. Ama imrenmiyorum değil. Çarşıya gidiyorum, alışveriş yapıyorum derken yanımda öpüşenler, yanağına öpücük konduranlar, el ele tutanlar, koluna beline saranlar, nerdesin aşkım burdayım aşkım diye mesaj atanları gördüğüm zaman "ALIN BENİ LAN, BENİDE AL, BENİDE SAR VALLA BENİ BENİ" diyesim geliyor bazen. Atıcam kendimi onların kollarına, sallamışım Zara da ki indirimi, verin bana sevgili, üç kişi olsakta olur ama beni sar yani (yokluktan üç kişiye razı olan insan ben, temsili).
Rus ile çarşıya gittik şimdi, sonra bittik trene bindik. Arabayla beni alması gereken sevgili şimdi başka aşklara "sevgilim" dediği için ben onu kıskanmadım. Anlıyorum. Bekliyorum işte gelecek bir gün beni trene bindirmeyecek, arabasıyla gelip alacak. Saracak sevecek, "aşkım gel" diyecek o arabaya binecem. Rus bu arada kuzenim oluyor. Benimle hatta aile dışı bir üretim olduğu için Rus diyorum. Mavi göz sarı saç olunca yanında üretim hatası gibi duruyorum. "Fabrika hatası" diye anlımda yazı yazıyor sanki onun yanında yürürken de çaktırma işte o da okuyor şu yazdıklarımı.
Neyse bindik trene. Kimin yanında, nerede oturduğum umrumda değil. Boş yer bulduğum zaman konuyorum. İki dakika ayakta durduğum zaman "SANDALYEEEAAHHH, SANDALYEAAĞH" diye haykırıyorum. Keyfime, rahatıma düşkünüm beybi. Sonra bir baktım ulan sağ tarafımda "Şap, şup" sesler geliyor. What is this dedim. Biri buna bir anlam versin ben anlamıyorum. Böyle bir kere daha, "şjaaap" diye ses geldi. Kafamı bi çevirdim iki sevgili yapışık ve yılışık bir halde bir birine sarıldılar. Hatta dur ya, bunlar sarılmıyorlar. Kız bildiğin çocuğu gazlıyor. İzliyorum bende, dünyadan haberleri yok. Nasıl izliyorum var ya, e görmemişim. Filmlerde izlerken kanal değiştiriyor veya gözlerimi kapatıyorum yani ben eskiden öyle öğrendim. Ayıp. Hatta böyle canlı canlı HD görünce olay gözümde farklı bir bakış açısı yaratıyor. Rus'a bakıyorum "bak ablam bak" diyorum hani örnek. Sonra başımı geri çevirdim iki saniye sonra bunlar yine "ŞJAAAPP, ŞJUUUP, ŞJAP ŞJAP, ŞUPA ŞUP" ulan duyanda Afrikanın yerel dansın fon müziğini çaldıklarını sanar ki değil yani bu ses ağızdan çıkıyor. Ramazan ramazan orucum bozulacak diye yusuf atıyorum. Dedim ki "bu çok ahlak bozucu ben dayanamıyorum". Rus'a döndüm "Olm valla bak bir kere daha, ağızlarına patlatacam" dedim. Rus "Şüşü saçmalama yok" dedi sonra lan göz ucumda bu kızı gördüm "NAAAAPIYO LAN BU?"... "YUUUUHH!", trenin içinde lan trendeyiz içine içine giriyor Allam altın arasam bukadar dibine girmem! Kız üstüne üstüne gidiyor denken valla billa töbe dedim kalktım ayağa uzattım kollarımı "YAT YAT!"... "OOH BİR DE YAYIL BÖYLE!"... "BU NE LAN ŞAPPUR ŞUPPUR AYIP BE!" dedim. Oh dedim, nasıl rahatladım. Çocuklar ayrıldı böyle gözleri dönmüş bir şekilde bana bakıyorlar. Pis lan terbiyesiz ahlaksız nomissiz vicdonsiz siz napıyonuz yani? "Sorry?" dedi kadın, dedim ahaaaa. Aha bu da ingiliz çıktı ben boşuna saydım yani ne bu evren ne? Ne tür bir gezegendeyiz dedim Allahım what is my fault yani, suçum günahım ne? Beni ne diye sınıyorsun İngilizlerle, turistleri sevmiyorum ya. Rus bana baktı, güldü "Heh çevir şimdi dediklerini de görelim" dedi. Lan dedim YAT YAT desem, sleep mi diyeceğim? O ne lan öyle. Sevgililere döndüm "NO ŞAPPUR ŞUPPUR!" ... "NO KİSS" ... "WHAT THE FUCK MAN, ONUDA MI BEN SÖYLEYECEĞİM?" dedim. Rus'a baktım "Kalk kalk, başka bir yere oturalım" dedim, geçtik, oturduk, güldüm sonunda ağladım yani.

Sevmiyorum ya sokakta öpüşen çiftleri. Ayıp. Geç köşene öp öpeceksen, BANA NE YANİ? BELKİ YOKLUKTAN ÖLÜYORUM? Sonra sizleri görünce bunalıma giriyor, psikolağa gidiyorum, o da bana ADHD diye tehşis koyuyor, hastahaneye yatırılıyorum, tedavi görüyorum ama verdikleri haplar yanlış çıkıyor sonra komaya giriyorum, 15 gün içinde ölüyorum falan? Bunun vebalini kim verecek lan! Günah abi, hep kendinizi düşünmek zorunda mısınız? Daha hayallerim var benim ya. Daha sevgilim beni gelip arabayla alacak, ben o arabaya binecem gibi ne bilim yoksa ben tipsiz miyim ha?

Onun arabası var güzel mi güzel mi?
Güzel güzel, gel beni al.
Şüheda Özyar


NOT: Herşey seni bana hatırlatıyor.

15 juli, 2014

Öylesine

Acaba? Neyse boş ver

Acaba aklına geliyor muyum? Düşünüyor musun hiç veya adımı anıyor musun? Peki hiç aramak istedin mi sesimi duymak için, bilmem özledin diye hiç cesaret edemeyip kenara koydun mu o telefonu. Veya nasıl söylesem hiç düşündün mü benim düşündüklerimi? Merak ediyorum sadece, cevabını almayacağımı bile bile yine de acaba? Canım çikolata falan bir şey çekti, ister misin?

Yazamıyorum çünkü bu hafta sonu tatile gidiyorum ama elimden geldiği kadarıyla yazmak istiyorum. Dün mesela ruh halim bozuktu ve her şeye negatif cevap verdim. Ters cevap verdim. Annem ne sorsa hepsini tersledim. Sonra bana "Sen ne yapıyorsun da yorulmuyorsun ki?" diye sordu, bende "yazarken" diye cevap verdim. Mesela yazarken yorulmuyorum ama yazmak için zamanım olması gerekiyor. Çünkü sana değer veriyorum.
En son nezaman acaba diye düşündüm, lan baktım her günüm acabaymış. Kuşkusuz yaşayamıyormuş insan. Hep bir tereddüt. Biz nekadar çok kendimize güvenirsek, o en fazla 30 saniye falan sürüyor "başkaların dediklerinden bana ne ya" dersin 10 saniye sonra saydırırsın. Kendimizi kandırmaya çok fazla vaktimiz yok, bu yüzden inanmamız gerekenlere inanmamız gerekiyor.
Ben her bir konuya acaba derim? Sınavımı aldım mı, acaba? En son sınav haftasında 3 sınavdan bir tanesini almışım. Şu "tatil geliyor amaan salla valla tatilden sonra toparlarım" duygusu çok boktan bence. Hep bana denk geliyor. Evren hep benimle alay ediyor. Benimle oyun oynuyor. Tatilden sonra o sınavı alamazsam, gel gör bak işe.

Acaba? Acaba beni düşünüyor musun? Beni ben gibi seviyor musun? Sende gece olunca salak salak gülüyor musun aklına ben gelince? Çok merak ediyorum biliyor musun böyle insanların düşündüklerini. İnsanların hayalleri mesela beni çok ilgilendiriyor, çok benimserim hayalleri veya insanların papatyalara olan bakış açısını. Kimi çiçek der, kimi seni seviyorum. Bazen bir insan bukadar öküz olmak için neler yapıyor acaba diye düşünmüyor değilim. Yok yani sen nasıl böyle yıldızlı öküz olabildin, onu anlayamıyorum? Sonra en çok yalana bir insan nekadar çok tahammül eder? Görüyor musun, acaba? diye sorulacak çok soru var ama cevabı veren kimse olmuyor.
Eskiler beni çok acabalıyor? Veya yeni tanıdığım insanlar, acaba? Burnumu beğenir mi lan? Parmaklarıma ne der acaba? Bilmem ya beni kısa bulursa? Lan kesin göt gibi yine ben kalacam çocuk çekip gidecek. Acaba ben mi terk etsem onu o beni terk etmeden önce? Biz insanlar çok psikolojik bunalımdayız. Psikolojik destek almaya kalksak cümletten adamlar bize randevü bile vermez lan okadar yemişiz kafayı. Ama acaba seviyor musun beni? Sevdin mi? Sevmek istedin mi? Özledin mi? Özlemiyor musun? Aklına geliyor muyum? Geldim mi? Gittim mi? Zarttımmı? Zorttummu? Götüm mü? Kafam mı? Ak ciğerim iki kilo domates bir kilo patates bok. "Olm Şüşü senin şu ruh halin yüzünden bizimkisinide bozuyon" diyorsundur muhtemelen de ben bir kendimi çözeyim sonra sana acaba mı evet mi hayır mı derim.

ÖZLEDİK BE.
HAYVAN GİBİ ÖZLEDİK.
KEÇİ BOYNUZU GİBİ ÇOK ÖZLEDİM.
Bir sonra ki aşk hikayemde çocuk beni terk etmeden önce ben terk ediyorum lan seni. Hatta tanışırken "seni terk ediyorum" diyeceğim önüme gelen kısmeti aniden tepmeyi planlıyorum. Nasıl da beni yaz aylarında bir zamanlar terk etti. Şu yaz aylarının en bok dönemlerindeyim. Yaz aylarında terk edilecek adam mıyım lan ben? Yaz ayların hatta bir çok şeyin değerini bilmediğin nasıl da belli. Ama gittin ya, acaba gittiğine değdi mi? Benim için değdi. Ya senin için?

Yıldızlı bir öküz olduğunu belirtmek istediğim bir yazıydı bu.

Özlemiş gibi davranıyorum,
Hiç özlemedim,
Acaba?
Şüheda Özyar


NOT: Mutlu olmayı hak eden insanlarız biz.

10 juli, 2014

Yol tarifi

O öyle düm düz gitti

Hahgdjfag sokağı nerede acaba? Hangi sokak? Hahgdjfag sokağı. Hadi ya fag sokağı? Evet evet o sokak. Sen bence dön böyle eve git. O niye? FAG sokağı diye bir sokak mı olurmuş? Evet efendim. Lan git şurdan dön evine fag mıdır fak mıdır göz göre göre günaha sokacağım seni fak sokağı arıyor geri zekâlı, ingilizce dersinden aklıma kalan tek kelime zaten, valla bir kere işime yarayacağını bilmiyordum da harbiden 8 sene gördüğüm ingilizce dersime yazık, din dersi görseydim sevabını da görürdüm valla. Fak sokakmış, töbe töbe.

Çoğu insanlar tomtom yerinde yol tarifi sorar. Bence hala öyle olması gerekiyor, sonuçta insanlar ile iletişim çok öndemli. Mesela ev içinde oturur iken onların yüzlerine bakacağıma, gülüp konuşacağıma telefonuma sarıyorum. Öpüp kokluyorum "TELEFOOĞNN" diye, sonuçta seviyorum telefonumu. Mesaj gelmese bile tuş kilitini açıp kapatmak bile hoşuma gidiyor. Telefonum elimde olduğu zaman annemin sevgilimin var olduğunu düşünmesi bile hoşuma gidiyor bazen, yani en azından bana bir sevgili layik görüyor. SEVIYORUM LAN BEN BU KADINI. Biliyor yani, bende biliyorum, bir sevgili bana çok yakışır diye ama olmayacak yani. Ali gelmediği sürece ben hala bir Şüşü.
En son nezaman yol tarifi sorduğumu bilmiyorum. Ha bir saniye telefonum da ki şarj yüzde 1% olduğunda sormuştum. O telefonun şarjı neden bitiyor onu bile anlamıyorum. Teknolojik aletlerden sıra geldiğinde nefret ediyorum, sinir sistemimi Ajdar gibi bozduğu için. Bana yol tarifi olarak kolay sorular sormaları gerekiyor, mesela Macdonalds nerede gibi sorular veya Çarşı nerede? Güzellik salonları sordukları zaman zaten laluk gibi kalıyorum, kendime olan bakımım yılda bir olduğundan dolayı güzellik salonlarına karşı bir antipatim var.

En zor yol tarifi ise oturduğum mahallenin adresleri. Hiç bir fikrim olmaz. Bizim arka sokakta ki adresden haberim olmaz mesela veya bizim yanımızda ki eve adamlar direk başka bir sokak ismi vermişler. Ayrımcılığın bukadarı. Bizim evi bulmak isteyen yanda ki evi görüp yolunu şaşırır yolunu değiştirir 300 tane tur atar ki "lan bu ev nerede" diye. Mesela ben en son bir adrese gideceğim diye bir mahallede on tur atmıştım. Haberim yok tabii "Lan allahalla ben sanki buraya demin de geldim ama şu ev güzelmiş lan yuh" diyorum. Meğersem ev önümdeymiş, navigasyon da ki kadında iki de bir "geldin geldin" diyor geri zekâlı sanki evi biliyoz da zırt pırt geldin diyor. İyi oldu ozaman konvoy halinde halay çekelim ne lan bu.
Eve gidiyorum. Bizim otobüs durağından inipte eve giden yol çekilmez. Bi uzun geliyor gözüme sevabını işliyoz sanki Ümreye yolculuk yapıyorum. Baktım uzaktan bir yerden bir araba yavaş yavaş bizim bu mahallede sürüyor. Allahalla dedim bu işte bir bozukluk var. Bir motor bozukluğu, bir depo bozukluğu bir "where the fuck am I?" sorusu gibi var bir eksiklik. Dedim kesin bana bir şey soracak okadar da şanssızım bu hayatta. Şom ağızlımıyım, bu araba geldi tam yanımda durdu. Aha dedim bi bildiğim yok ama yardım ederiz. "Excuse me?" dedi, dedim sıçtım ben ya. Yok yani başka kelime yok. Sıkıntıya girdim, bunaldım, ruhum daraldı, HEYECANLANDIM YA HEYECANLANDIM, excuse me dedi ne diyecem yani Yes mı diyim No I don't no mı diyim ne diyim de get mi diyim? Nefes aldım, olacak lan dedim "Yes" dedim (ÇOK ŞÜKÜR ALLAHIM AĞIZIMDAN YES KELİMESİ ÇIKTI). "Do you know where Pehghgsdfhgsfg street is?" dedi de ne dedi lan bu? Peh dan sonrasını anlamadım. Bu ingilizler ne diye Hollandalı pilakalı arabada geziniyorlar anlamadım üstüne üstelik mal mal konuşuyorlar, dili mili sürtüyor ne ediyor, yavşıyor mu bana gülüyor mu Pehghsdfhgsfg nedir ya bana bir anlat? Boş ver hiç sıkıntıya giremem adama direk "NO" dedim. Arabanın içinde bir adam bir de kadın, yani aslında bir kız bir de oğlan var. Çocuk bana baktı "No?" diye sordu. "No no I don't know" dedim ulan bir baktım kız oğlana "Geri zekâlı anlamadı galiba bizi" dedi. KİM? BEN? Tamam lan dedim bizim mahalle değil mi. "Sir?" ... "Yes?" ... "On the first street you have to go left, than you have to turn left again and than left again and at least again left" dedim. "Oh really thank you!" dediler bi mutluluk. Ben ne dediğimi bile anlamadım bunlar thank you dedi. Geçtim sokağın köşesine yürüdüm durdum bekledim. Bunlar iki dakika sonra önümden geçtiler. Sonra iki dakika sonra yine, bir kere daha, bir kere daha sonunda düm düz gitti.

Bunlar sola döneceğim diye mahallede aynı sokaktan 5 kere geçtiler ajshdgfajhdgf ( Ümre turu temsili ). Bunları aynı sokaktan dönderttim. Geri zekalı ben miyim lan, sol sol yapa yapa yine aynı sokağa çıkarsın mal. Elin turisti gelmiş bana hava atıyor Pehghgsdfhgsfg street diye. Bende LEFT derim, sonuçta I am always RIGHT (LAN BU ÇOK COOL OLDU).

Left döner left döner,
gün gelir devran döner
Şüheda Özyar


NOT: Tüm sokaklar sana çıkıyor.

07 juli, 2014

Yazayımmı?

Ne yazayım?

Uyudun mu yaz. Saçmalama lan ne yazayım? Yaz olm uyudun mu yaz. DALGA MI GEÇIYON? Yaz yaz iki kilo domates bir kilo patlıcan yaz. GIT YA ADAMLA DALGA GEÇİYOR. Dalga Brad Pitt'ın gözlerinde, Kerem Bursin'in sözlerinde. Yaz yaz bunu yaz (Rezil oldu bir asır konuşmadı). Biz insanlar birine yazmak için can atarız. Yazsam mı, yazmasam mı? Ben mi yazsam yoksa ilk o yazsın diye beklesem mi? Bir gün ölecen yani napcan bence yazma. O kim oluyor lan?! Yazma sen boş ver. Yazmak isterse yazar dı zaten. Sen kimsin ki allasen? Sen nesin? Sen nerden çıktın? Siz ne oldunuz? (Gitti yine de mesaj attı).

Sabırsız insanlarız. Evet biz buyuz. Yaşasın tam bağımsız sabırsız ruh hastaları, biz. Çak bir digital beşlik. Cidden sabırsızım aslında. Sonra hikaye yazamadım. Bizi ne meşgul ediyor diye düşünmeden kendi kendime WhastApp'a baktım "Ulan bu geri zekalı niye bana yazmıyor?" dedim. Tamam dedim, artık bunu yazmam gerek.
Şimdi neden sen bana yazmıyorsun? (İsyanlardayım). Valla sıkılıyor bunalıma giriyorum bu çocuk bana niye yazmıyor diye. Çok mu trip atıyorum acaba yoksa ne bilim çok mu soğuk konuşuyorum "Ben o kızlardan değilim :)" diye. Bu devirde çocuk WhatsApptan evlenme teklifi etse kabul edeceğim o kadar yokluğa düştüm resmen hissediyorum acı kaybımı. İnsanlar bence keyfine çok düşkün. Veya benim hayatım çok borink. Can sıkıntısından WhatsApp'a giriyor herkesi teker teker inceliyorum "Ay bunun profil fotoğrafına" ... "Bu ikinci status'ü nekadar dram ya" ... "YUUH BU NE ZAMAN SÖZLENDİ LAN?". Bir insanın canı sıkılmamalı bence. Sıkılırsa ne bilim çok tuhaf hareketler yapıyor. Eski sevgiline yazıyor "Kilo aldın lan" diyor mesela ben bunu geçen yaptım. Gittim beni isyanlara sokan herife "Kilo almışsın birtanem" dedim. O da bozmadı, bir ay'a gider dedi. Şimdi bana küfür mü etti? Bana şişko mu demek istedin sen? Yoksa sen merak etme eski sevgilim, yeni sevgilim beni böyle beğeniyor mu demek istedin ne demek istedin sen bi yeniden hele bi anlat bana? Esk'inin yeni sevgilisi olunca da koyuyor arkadaş. Dışarıda duran her hafta alınan siyah çöp kutusu gibisin.

En son birinden hoşlandım. Hatta her gün birinden hoşlanıyorum. "OLM YUUUH BUNA BAK" diyorum her bulduğum çocuğa. Rabbim neler yaratmış diyorum ben hala yalnızım. Şimdi farzet ki bu çocuklardan biriyle konuşuyorum. Hadi şimdi sen de birinden muhtemelen hoşlanmışsındır. Hatta hoşlanıyorsun ama bu göt yazmıyor. Olayı özetle geçiyorum. Yok hatta özetlemiyorum çünkü bu benim için ölüm kalım meselesi. Çirkin olsam diyeceğim ki ulan benden çirkinleri var ama güzelim. Aynaya bakıyorum "Oh my lord bu kız kim diyorum?". WhatsApp'a bakıyorum cevap yok. Çocuk iki gündür benimle konuşmuyor. Depresyon "KONUŞ YA NE KAYBEDERSİN?" diyor "sabrımı" diyorum. Sonra düşünüyorum bu çocuk benimle neden konuşmuyor? En son ne yedim lan ben? İnsan mı yedim de haberim yok? Kendi kendimi gaza getirmek diye bir olay var. Benim ruh halim normal olmadığından dolayı bir an gaza gelip susabiliyorum. Neyse gaza geldim "yazacağım" dedim. İlk adım bu olsa gerek. Sonra Depresyon ile koşuyorum "Kızım ne yazayım?" diyorum "Ne yazayım lan?" ... "Selam mı diyim?" ... "Hi mi diyim?" ... "Merhaba mı diyim lan?" ... "Olm gülücük koysam mı?" ... "Gülsemmi?" ... "Hey mi diyim" , zart mı diyim zort mi diyim ne diyim lan ne? diyene kadar yoruluyorum. Beni yoran insanlar var ve bazen gerçekten yorulduğuma değer mi diyorum. Konuşmak isteyen gerçekten yazardı ve bence adam isen sen yazmalısın tabii ki benim sana hissettiklerim senin bana hissettiklerinin arasında dağlar kadar fark yoksa. Ama nasıl söylesem ben sana yazıyorsam sen zaten değerlisin. Yani buraya yazabiliyorum ve sen "ne yazdı lan bu yine" diyorsun, samimisin valla değerlisin. Hani "lan kaç gün oldu bu kız niye yeni bir şey yazmıyor?" demeyin, 150'ye yakın hikaye var lan burada okudun mu? Allasen gelmiş burada "yazayımmı?" hikayesini okuyor, kendimi buldum "lan tam ben ha valla billa" diye. Geri kalan 150 hikayemin suçu ne?

Bir gün yine "Yazayımmı?" diye düşünürsen direk "BOK VAR DA YAZMIYON BANA HEP BEN Mİ YAZACAM LAN SANA?" de, bunu bi yap. Bunu bi söyle bi (printscreen yaptı arkadaşına yolladı "bir gün bunu yapacam valla ha" dedi)

Biliyorum bazen seni güldürüyorum ama harbi bu geri zekalı bana niye yazmıyor lan ağlıyacam valla sinirim bozuldu ya off.

YAZMICAM YAZMICAM,
İKİ DAKİKA BEKLEDİM YAZMICAM,
İNAT DEĞİL Mİ YAZMICAM,
Şüheda Özyar


NOT: Senin değerini bilseydi, bukadar çok bekletmezdi.

"Ruh halim: bok"

03 juli, 2014

Ses

Şarkı söyler misin?

Sesin bok gibi. Evet çok açık ve net söylüyorum. Bence sen single da çıkarma boşuna yani. Yok hani albüm çıkar albüm. Kesin yok satar. Ama YOK satar. Satmaz anlamında. Alırsam Allah rızası için bir ben alırım. Bazı insanlar şarkı söyler sesini duyurmak için, bazı insanlar sadece adını söyler sesini unutturmamak için. Bazı insanlar da bok gibi şarkı söyler, ben de gülerim.

Gitar çalıyorum, şarkı da söylüyorum kafama esince. Banyo ya girdiğim de zaten o alan bana ayıt. Bağıra bağıra söylüyorum. Sesim okadar çok güzel çıkıyor ki ulan klip çeksem tıklama rekorları kırar diyorum. Bazen arkadaşların yanında ufaktan patlatıyorum "ayyyy çok güzel" diyorlar, "Bok" diyorum söylemeye devam ediyorum. Tanıdıklarım "Şarkı söyle ve paylaş" diyorlar, onu diyen herkesle illişkiyi kestim. Sonuçta beni rezil etmek istiyorlar, çok açık.

Gitar dersine gittim. İki tıngırtı öğreneceğim diye canım çıktı. Sosis parmaklarım hiç bir tele uzanmadı, parmaklarım ağırdı ve sonunda o Akdeniz akşamlarını çalabildim (şimdi sen bunu okurken, aaayyy Akdeniz Akşamlarııı yhaaa of çok süper dedin), he he çok süper hatta yalnız başına o şarkıyı çalmak bi ayrı süper (yalnızlıktan ramazan ayında koktu).
Şimdi bu gitar dersini gördüğüm zaman Detone diye bir kız var dı. Ama ne Detonesi ha. Benim şarkı söyleyebilme yeteneğim ortaya çıktı. İki de bir bana şarkı söyletiyorlar. Sonra bu Detone de gaza geldi "Ben de söyleyeceğim" dedi. Neyse zaten kıl kapıyorum o kıza, iyice uyuz oldum. Sor bakalım neden? Bir insanın hayatı beni çok ilgilendirir, hatta karakteri, tavırları ve davranışları bir ayrı dikkat ederim. Bu Detone 5 yıl bir çocukla çıkıyor, ama bu çocuk o 5 yıl için de herkesle çıktı, komşu kızını bile hamile bırakttı. Bizim Detone salağı da bu çocuğa "olsun sen beni seviyorsun ya o bana yeter" dedi. Falcıya gitmem lazım. Ben kendimi bir okutmam lazım, bi baksın kadın harbiden ben de böyle bir yokluğa düştüm mü yoksa düşeceğim mi yoksa yarın evlenme teklifi eden biri mi olacak ne yani? Böyle salak olunamaz. Sen bu çocuğa hala nasıl aşık olabilirsin anlatamam. Bir de bi övüyor kendini bi övüyor allaasen tipe bak çay demle o kadar da güzel yani.
Neyse bizim grup "Aaa sen de mi şarkı söyleyebiliyorsun?" dedi bu kız şarkı söylemeye başladı. Şimdi kendini öven insanlardan nefret ederim "Ben böyleyim, yok şöyleyim, benim 3 tane eski sevgili, dokuz tane yeni sevgilim var, 5 tanesini aldattım". Motoru bozuk insan. Bi baktım bu Detone bir şarkı söylemeye başladı. Ama nasıl bir şarkı yarappim dişlerimi sıktım gülmemek için. İrem - Git şarkısını şöylüyor. Şarkı okadar güzel ki bu kız o şarkıyı bok etti. Ulan bi ben miyim bu sesi duyan. Sabah çalan çalar saatimden daha uyuz bir ses çıktığına inanamadım. Şimdi gülmek de istemiyorum vallaha günah lan diyorum. İçim içimi kemiriyoum yarappim sen güldürme beni diyorum ki götten çıkan bir sese kim gülmez? Ay "ben bi su içim" dedim zar zor gittim mutfağa orada yerlere yıkıldım gülmekten. Sonra bi baktım arkamdan gitar grubun yarısı gelmiş gülmeye başladık. Günah lan dedim ayıp valla kimse buna demiyecekse sesin Lüleburgaz köprüsünden geçen araba sesi gibi diye bu hep söyler ve herkes güler dedim. Kız nakarata girdi "GİİİİHİİİİHİİİT BİR DAHA DÖNME GERİ", lan döndüm geri "AAAA YETER YA, BU NE AFGANİSTANIN İSTİKLAL MARŞI GİBİ GÖTÜNDEN SES ÇIKIYOR" dedim. Kız bir mor öttü. Alınmamıştır inşAllah cnm bnm y :)

Gerçekleri söylemek canımızı acıtsa da bazen asıl o gerçekler bizi doğru yola getirir.
Yani ben baya baya sevap işledim aslında.
Ben diyorum arkadaş ben çok iyi niyetli bir insanım ama beni anlayan yok ALİİİ.

Sesini merak ettim,
Şüheda Özyar


NOT: Kalbimi kırmadan git.

" Ses ve sesin arasında dağlar kadar fark var. Mesela senin sesin ve birinin sesi diye bir ayrımcılık var. Senin sesini unuttum, duysam da hatırlamam "Kimsin?" derim, birinin sesi olursun."

01 juli, 2014

MSN

Online offline online offline (hıh görsün beni)

Çevrim dışı gireyim de bakayım online mi (Offline. Bekliyeyim online gelsin ben de online geleyim). Bah bah düşünceye bah. MSN'e girmeden önce plan program çizerdik, şu şöyle olsa daha iyi olur da ben online gelmeyeyim o önce gelsin, sonra dünya beni görsün ölümüne online offline gideyim de bana yazsın (herkes yazdı, bi o yazmadı).

MSN gitti, WhatsApp "Ben geldim lan" dedi. Yazayımmı? Atimmi? Atmimmi? Lan o niye yazmıyor hep ben yazıyorum? Tamam lan ben yazarım. Tamam ya bırak. Ne yazayım ozaman? Selam mı diyim ne diyim? Merhaba mı diyim? Gülücük koysam mı lan? Bunları düşünene kadar arsa almıştım, üzerine ev yaptırıp iki koca yanıma almıştım. Aslında MSN ile WhatsApp ile arasında çok fark yok. Yani var ama yok gibi. Sebastian hikayesinde düşündüklerimi yazdım, hikaye değil dedim, baktım Sebastian tavan yapmış. Ne meraklı insanlarmışız onu anladım. Adamlar yokluktan Sebastian'ı okudular "bu kez kesin bulduk" diye. Ama gördüğünüz gibi ben de bir insan olduğumdan dolayı o Sebastian yok yani. Olmadı da. Yok, baya baya.

MSN denilince "VAAY YAA SANA Bİ TİTREŞİM YOLLARDIM HARBİ HA" deriz çoğumuz. Birimiz cevap vermediği zaman karşı tarafa titreşim yollardık ki "lan gerizekalı yazsana bana" diye, "Oku beni" … "Benden daha önemli ne var lan, yaz bana" dercesine. MSN bağımlısıydık, eroin çekiyorduk MSN ile MSSSSNNN. EMESENNNN. M-S-N. MESENE YA OFFF. Okuldan eve geldiğim gibi MSN'e girerdim. Hatta bir MSN'e değil 474658276 çeşit MSN adreslerim var dı. Hepsi bu şekil "elagozlu61__@hotmail.com" diğeri "senkimsinlan@live.com" gibi tarzlar. Hiç biri beni andırmıyor. Hiç bir MSN adresim "Aha bu Şüşü" demiyordu. O günden beri yalnızım. O günden beri sinirli ve stressliyim.

MSN çok güzel bir dönemdi aslında. İkinci nickname olarak dinlediğimiz müzik ruh halimizi yansıtırdı. Benim Damar diye bir arkadaşım vardı onun dinlediği müzikler sabah akşam Hüzün'dü. Lan hatta bazen biri sabahtan akşama kadar aynı müziği dinliyordu sen gerizekalı mısın? Valla ona bakacağım diye benim ruhum daralıyordu. MSN listemde tanımadığım trilyonca insan vardı. Babam görmesin diye ise özel aile adresim. O çok sıkıcıydı. "Aaa amcam ne yapıyor?" … "Lan yengem online geldi nickname: Gidersen git!" … bah bah tripe bah. Kadın social alemde kendini bulmuş, amcama nickname'dan mesaj yolluyor. Amcam da anlamıyor işte kadına titreşim yolluyor "ne oluyor?" diye. Sonra emojinler vardı hep. Herşey değişti bir bu değişmedi > :) < lan dinime imanıma küfür mü ediyor, seviyor mu, sayıyor bu ne bok bir emojidir o. Bir kıl kaparım o yüz ifadesine anlatamam. Hatta MSN'de biri :) yaptığı zaman "He bok var :)" derdim. Yani :) bu var ya "Ndn bn h söylsne? :)" diyor.

Aslında MSN hakkında yazabileceğim çok şey var ama hep eski olduğundan dolayı hatırlanması güzel sadece. Yenisi var mesela WhatsApp. O da bok gibi. O WhatsApp da aynı ":)" bu. MSN'de aşk yaşardık lan biz aşk aşk. Aşk yaşayan insanlardık biz MSN ile. O zaman yazarken sevebileceğimi öğrenmiştim. Başka biri oluyordun. Tabiiki MSN'in bokunu çıkaranlar oldu ama ben bokunu çıkaramadan WhatsApp çıktı. MSN dönemlerinde trip attığım kadar gerçek hayatta atmadım. O titreşimler, o online offline gitmeler, o engelleyip kaldırmalar, mail üzerinden konuşmalar, nickname'lerde atılan kanlı gül sözleri, profil fotoğrafı olarak kullanılan "Profil fotoğrafı yok, ben güzelim" kaprisleri, o yazsın diye beklediğimiz anlar, sonra offline gidince yüreğimizin dağılmaları, hatta çevrim dışı MSN'e girmeler, sonra onu beklemeler. Ne çektik be. Harbiden kafayı yediğimi düşünüyorum bazen "ulan bunları ben mi yaptım?" dercesine. BEN? YOK YA, BEN DEĞILDIM O KESIN.

Ben özledim ya. Ben MSN de trip atmayı özledim. MSN de bulduğum aşkları özledim hatta o dönem çok popi olan bir şarkı vardı "MSN aşkım benim". O NASIL BİR ŞARKIDIR ARKDAŞ? Herkes indirdi, kondurdu onu MP3 çalarına. "AAA bunu dinledin mi çok güzel?". İsmail YK ne diye ünlendi sanıyorsunuz? Adam MSN dönemlerinde okadar çok online offline gitti kız yazmadı, adam sonunda "ALLAH BELANI VERSİN" diye şarkı çıkarttı (herkesin ruh hali temsili)

Çok boş bir hikaye oldu lan bu, ama hatıra var içinde hatıra.
Şimdi yalan yok, senin de ruh halin normal değil açık açık söyleyelim şunu onu kıskandırmak/ilgi çekmek için neler yaptığını bilmiyoz sanki (şu an güldü, he valla ha dedi)

Online, Offline
Online, Offline
Online, Offline hop yazmadı.
Şüheda Özyar


NOT: Eskiyi okumak yaşamaktan daha güzel.

Özleyenlere:
MSN aşkım benim aşkım, hadi olaydın benim aşkım, derdime derman aaah?
(NE GÜNLERDİ YA OFFHH)