Pagina's

30 september, 2014

Boşver

Başka bir şey desen şaşardım

Anlat anlat anlat, sonra boşver desin. Olm sen hastamısın? Zaten yorum yapsan şaşardım bak şaşırırdım yani. Ne diyorsun? Lan tarihi yazdım neyini boşvereyim? Taxi mi çekim napim yani? Mesaj bile atmıyo la neyini boş verim? BOŞVER. Hayatım da bu kelime kadar, rahat, kebap, olm bu dünya üç günlük diyen, git anasını satıyım banka soy dedirten tek kelime. Boşver, kendini rahat hissettirmenin tek yolu. Sonsuz maviliğin tek rahatlatıcı kelimesi. Seni her gün düşünmemem için bana en yakın olan tek kelimedir, boşver. Okuyup geçme ya, o kelime benim için senden değerlidir. Boşver dersin, bir o gider... bir de sen susarsın.

Ne de uyuz olurum depresyonda olduğum sürece bana boşver diyen herkese. Ne de gıcık kaparım sana. Adına Ulan Istanbul derim çünkü ne diyorsun yani sen? Çünkü Allasen sen kimsin? Sen kim oluyorsun da benim anlattığım onca kelimelere sen boşver diyorsun? Ulan tarihi yazdım lan, bildiğin savaşa giriyorum, durduk yere askere gitsem mi diyorum okadar bunalmışım, sen gelmişsin bana boşver diyorsun. Artist misin? Dağ mısın bayır mı anasını satıyım gelmiş üç günlük bakımsız kaşlarıyla bana hava basıyor: Boşver. Lan diyorum, derdimi anlatıyorum çocuk yazmıyor, bildiğin geç cevap yazıyor, rötarlı cevaplar, işte stressliyim, sıkıntı var, ulan ne diye cevap versem yardım et bana bak çocuk bekliyor diyorum, boşver diyor. Gel de döv. Gel bi duvara portren kalsın. Aslında boşver demek nedir bilir misin? Ya boşver de, sen bana boş ver dediğin zaman bildiğin kopuyorum yani. Uçan Sabri gibi koltuktan yere zıplıyorum abi bunalıma giriyorum. İnsanlar nasıl bir birine boşver diyor onu anlamıyorum. Ben genellikle "la bıktım la senden" ... veya "Olm bu çocuk amma dram anasını satıyım ha" dediğim zaman boşver derim. Yani kendi sıkıntılarını anlatıyorsun ama beni de sıkıntıya sokuyorsun hani boşver amaaan koy göte gitsin (not). Bazen boşver bir küfür değildir, bir kurtuluş, bir rahatlamaca aslında. Boşver dersin, hiç ummadığın anda. Seni kıranlara, kırmak isteyenlere, kırmaya izin vermeyene. Çekip gidene, gidip de geri dönenlere... boşver. Bazen sırf o seninle konuşmuyor diye boşver dersin. Bir "Sen olmasan da olur, sadece ben olsam da olur" cümlesi gibi kendini rahatlatmak mesela. Bazen biz insanlar kendimizi çözemediğimiz zamanlar birine anlatırız: "Ya abi bak yemin ederim yazmıyor, ulan bi yaz bi smiley koy bari değil mi bi ok de ne bileyim alfabenin ilk harfini koy A de ben de B diyim bukadar mı zor benimle konuşması abi valla işin içinden çıkamıyorum," dersin beklersin hani karşında ki seni anlasın diye o bari hayatında ilk kez doğru dürüst yorum yapsın dersin, adam gelir yılın en yetim kelimesini oscar ödülü gibi yüzüne çarpar "boşver ya" der. Ulan nesin sen? Yok hayır ilk kez adam yerine koyalım dedik seni geldin sıçtın batırdın yani boşver de ne, oldu olmayalı eyvallah deseydin, git kendini camdan at de, yemek ye de öl de dahada yararlı olurdu yemin ederim.

Bazen biri boşver der. Sen de "cidden boşver" dersin. Sırf kendin boş vermen gerektiğini bildiğin için değil, biri bunu onaylaması gerekiyor. Biz insanlar tek başımıza iş yapamıyoruz. İlla birine sormamız gerekiyor. İnsanlar var Rabbinden hayırlısını diler, boşver der ve geçer gider. Benim gibiler de var mesela "Allahım hayırlısı da... LAN AYŞE YAZMIYO BANA NAPİM BOŞ VEREYİM DİMİ?" der. En son birine çocuk yok yazmıyor bak beni kaybedecek yemin ederim o kim ki ya beni bekletiyor diyorum, öyle de böyle de bekleye bekleye çocuğun sevgilisi oldu Allah belanı versin bu kez yani çocuk nişanlanıyor diyorum. Gelmiş bana boş ver dedi. La valla mı la? La HADİ CANIM, dedim. Lan boşver diye diye diye diye çocuk nişanlanıyor dedim. "Hayırlısı," dedi. Bok dedim. Sok o kelimeyi bi tarafına dedim. Bunun nesi hayırlısı lan dedim. Yazma yazma dedin boşver dedim. Al sana boş ver. Çocuk nişanlanıyor yani daha ne diyim? Kader mi diyim alın yazısı mı diyim QAPAQ mı diyim?

Biz her zaman boş veririz. Boş vermeyi iyi biliriz biz. Boşver diye sınav olsa, önüme gelen sınav kağıdına "boşver" yazar çıkardım. Ben mesela seni boş veremem. İlla bana yazmanı isterim. İlla bana değer vermeni, illa iki hafta sonra doğum günümü kutlamanı, papatyalar yollamanı ve illa seninle mavi olmak isterdim ve illa bir gün sana saçmaladığım zaman boşver demeni isterdim...

Boşver,
Şüheda Özyar


NOT: Sen benim en güzel boş verdiğimsin...

Biri bana "Boşver ya" dediğinde ben:


26 september, 2014

Evleniyor

O BİLE evleniyor

Kim kim kim? Yok artık! Lan o BİLE evleniyo ha. BİLE yani. O kim ki ya? YUUH sevgilisine bak. Ay ölcem. Salak yemin ederim geri zekalı ha. Ben BİLE evlenmiyom lan. Okadar akıllıyım. Bence önce kariyer. Sonra koca vs. vs. Ama YOK YA. Onun da mı sevgilisi var? Ne ara bulmuş? Yaz tatilinde bulmuş? Ayy mal. Yaz tatilinde yazın keyfini çıkart ne diye sevgili buluyo (kendisini odaya kapattı). Kim ne demiş, kim evlenmiş, kimin sevgilisi var, kim aldatmış, kim napmış napmış? Ayy sözlenmiş mi?? OHÁ ayrıldı demekkkkkkk, yesssss, ayrıldııııı, sevenler ayrılsın, benim gibi kavuşmasın Allahımmmmm (A)

Ne diyorduk? Sevmek, sevilmek, aşk, saygı falan fıstık, fasa fiso hepsi lagaluga. Hayata bakış açım: lagaluga. Çünkü abi çok boş işler bunlar. Napıyorsun? Müdürüm. Ne müdürü. Boş işler müdürüyüm. İŞTE BU! Hayatta aradığım meslek. Beni yazıp anlatmış. Beni çizmiş. Sevmek, çok fakirlik işi. Yani abi ben class bir insan olarak. Sevmek mi? HAHA. Gülmek? İşte bu. Kariyer abi. Bu dünya da kariyer yapıcan. Bu dünya da seni seven, sayan biri var zaten, Allah. Yani önemli olan Rabbini hissetmek. Tamam anladık yalnızız ama kariyer abi. Herşeyin önde gideni o.
Şimdi depresyona gireceksin, ay mesaj atmadı, ay götüm ağırdı, ay gözlerimi telefonumdan ayıramıyorum, ay onlayn geldi bekliyeyim önce o yazsın, ÇÖÖÖŞŞ online gelip offline gitti, zart zurt lagaluga, sinir, stress, konuşmuyor, etmiyor, terk etti, gitti beni bıraktı yapayalnız okyanusun ortasında, ama baktığımız gökyüzü aynı falan derken ağla abicim? Yok yani ağlasaydın bir de? Giderse gitsin abi koy g*te gitsin. G•tün tekisin de sonra orada ki yıldız sansür değil dersin, yıldızlı bir götsün anlamında. Hayalin olsun. Tamam biz de yağmur yağdığında, gece olunca, telefona amansız amansız "lan yine mi mesaj yok" dediğimiz günler yokluğun dibini vuruyoz ama salla yani. Gurur mu? OF COURSE. O da olacak abicim. Mesaj mı atmıyor. Sen de atma. Kimsin lan sen, ben mi sana mesaj atacam? de. Çünkü emin ol, sen böyle düşündüğün sürece o çoktan başkalarına "selam :)" yazmıştır BİLE.

Şimdi o BİLE evleniyor. Göt kadar çocuk yemin ederim yirmi yaşında kalkmış, sözlenmiş, nişanlanmış, evleniyor. "Aşık olduk biz," diyor güya hava basıyor hani biz aşkı meleklerden çaldık ya söze gel. Allah bozmasın yani ne diyim, Allah mutluluk vermesin. La evlen diyorum, evlenme diyen yok zaten. Yirmi yaşında o BİLE evleniyor. BİLE kelimesi çok ağır bir küfürdür. Ulan ne ara tanıştın, sözlendin, evleniyon. Zaten bunalımdayım, gelen, gidiyor, gelen tekmeyi basıp gidiyor. Sanki sen çok güzeldin de. Seninle zoru başardım lan ben duâ et. Ama O BİLE evleniyor. Nalet olsun. Kendisinin Yıldız Tilbenin paylaştığı tweetlardan farkı yok, boş yani. Mesela Serdar Ortaç bile şarkılar yazıyor abi ne dediğini anlamıyoruz, bu o BİLE evleniyor da ona benziyor yani. EVLENİYOR ama niye abi niye? Kimse anlamıyor. Serdar Ortaç gibisin, varsın ama ne diyorsun? Düğün davetiyeleri geliyor "Salon Sade" de düğünleri var. Ulan o kızı hatırlıyorum, en son "Düğünüm, kır düğünü olacak, çalgılı değil, soft, denize karşı" diyordu. Gitmiş en kıro salonu tutmuş, üstüne üstelik, yemekte pilav ve et var, çalan grup ise "Grup exclusive". Ya bi git. O Exclusive nasıl çalıyor tüm dünya biliyor lan. Marsda bile duyuldu tüm notları bozuk çaldıklarını. Bi garılar yok mu bi oynuyorlar düğünde AYY ALLAHIMM. Böyle rezillik yok. Sonra aralarından ben görünüyorum şöyle kameralardan, nasıl da oynuyorum yarappim. Gaza geliyorum işte napim. O BİLE evleniyor diye ağlıyımmı? Ya geçende bir kız nişanlandı, 19 YAŞINDA. Ay çocuk bi yakışıklı bi güzel bi hoş, bir Pitt bir de Tarkan yani. Yani kıza bak, aynen Sevinç Sırma.

Bazen diyorum ki abi bana noluyor? Yok yani sus otur sana noluyor? Yalnızlık almış başını gidiyor zaten, senin sorunun ne? Ulan o BİLE evleniyor hé? Yok yani evlenmek istediğimden değil. O TİP NASIL EVLENİR? Manasına geliyor. Tabii ki kıskanmıyorum, 20 yaşında evlenmek ben geri zekalıyım gidiyorum demek. Hatta kızlar, okey, tamam anlıyorum bizler biraz çok hayal kurarız. Ama adam olacak erkekler? Git bi hayata karşı bi diren. Sen ne diye aşık oluyon, kız istemeye gidiyorsun? Bi flörtü yaşa bi tad onu. Bi Arda Turan ol, Sinem ile çık sonra bırak abi. Ben olsam öyle yapardım. Adam gibi adam, OHÁ lan!

Lagaluga,
Şüheda Özyar


NOT: Sen BİLE gittin.

"O BİLE evleniyor ha?" dediğimde ben:




"Bize hayal kurmayı öğrettiler, sonra BİLE BİLE çekip gittiler."

24 september, 2014

Takip

Takip edeni takip ediyorum

YA Bİ GİT. Bİ HAYAT KUR KENDİNE. Bİ YAŞAM ÇABASI Bİ ENERJİ TÜKET. Bİ SU DEPOLA Bİ YÜRÜ. Bİ GEZ Bİ TOZ ANASINI SATIYIM YA. Ne bu ya. Sen kimsin abi. Seni ben ne diye takipe takip alıyım. Takip edeni takip ederim, siktir git. Kampanya var, üç çorap alana 20 çorap bedava diye kampanya mı olur. ??????. Bi tedavülden kalk bi ya. Bi Zürich de gez ulan. Bi nefes girsin şu nefes borularına. Bi oksijen girsin beynine. Üç çorap alana 20 çorap vereni gördüm lan. Tapuyu da vereyim mi? Al lan tüm tekstil fabrikam senin oslun, istediğin çorap olsun, yanına da buzdolabı hediye. Tam oldu bu.

Güzel sözler burada. Karikatür sayfası burada. Gülmekten öleceğiniz fotoğraflar, hiç bir yerde yok (sanki uzaydan geldi mal). Beni takip et, fotoğrafın beğenilir (yokluğa gel yokluğa). Kısa şarkı videolarım benim sayfamda izleyin, yani diyor ki yalvarırım abi nolur beğen bak sesim güzel değil, gitarı yeni öğrendim nolur ünlü olayım. Trend diye bir konu var herkes takip ediyor. Mesela ALS, bağış yapan sadece iki insan. Sonra bi ara Sebastian in, Nazım Hikmet out. Sonra insanlarda bir takip merakı bi "abi yalvarırım takip et bak ayağını öpeyim, taş böbreğin olayım takipe al". Olur ya, reklamcılık. Herkesin içinde var demek ki...
Biz insanlar bazen yokluğun dibini, yalnızlığın everstini yaşıyoruz. Dışım bahar bahçe, içim Türkü bar kafasındayız. Baktık yanımızda ki insanlar iki gün var, üçüncü gün yoklar; Social medya'ya sarıyoruz. Belimizi sıka sıka, sarıla sarıla hepimiz bir ünlüyüz. Yanımızda ki insanlar asla istediğimiz gibi olmasa bile, takipe takip abi. Sen beni takip et, ben seni yemin ederim ekmek kuran çarpsın geri takip edeceğim. Öl sen. Bukadar yalnızlık neyine? Bukadar çağresizlik? Emek versene sen şu takipçilerin için. Bak bana, o sözleri yazacağım diye karanlık gecelerim çoğalıyor. İlla bir kariyer yapacağım diye... takipe takip.
İsyanlardayız. Acaba diyorum bu insanlar neyin kafasını yaşıyorlar? Takip edeni takip. Beni takip et seni de edeyim. Nolur takip et bak numaramı bile veririm konuşuruz diyeni bile gördüm. Yalvarma ya, uyu sen. Uyumaktan daha güzel bir şey var mı. Şimdi kendimi bir takipe takip kafasına sokuyorum. Abi valla yalnızım. Şu kafadan bi çıkmak istiyorum. İki de bir fotoğrafların altına "Takip edeni takip ediyorum," diye copy paste yapmaktan zevk alıyorum. Okulu salladım, dersler mi? Amaaan koy g•te gitsin. Sonra bi bakıyorsun, 1 takipçin bile çoğalmadı. Yapmayın, etmeyin. Kendinize yazık etmeyin. Takip edeni seri geri takip. Ha yani ciddi anlamda takip etmeyende var. Keşke en büyük derdim bu olsaydı. Beni takip edeni ciddi geri takip etseydim, sevgili olsak, zengin olsak, evlensek, çocuk falan, yalımız, düğün davetiyenin üzerine de "takipe takip" yani diyor ki düğünümüze gel, biz de seninkine geliriz. Galiba bizim Türk milleti Takipe takipi burdan aldı. Lan düğüne davetiye yollasak "bizimkisine gelmedi bunlar biz niye gidelim?" diyen bir milletiz. Unfollow for unfollow.
Geçen de biri bulaşık reklamı yapıyor abi fotoğrafın altında. Ya diyor ki "Bulaşıklarınız ter temiz olacak, deterjanlar burdan!" diye. Ben sana nasıl güveneyim? Nasıl bileyim? Deterjanmısın sen? Reklam ajansı mısın? Nesin sen Sabancı mısın? Kafan mı güzel. Pazarlama müdürü mısın nesin sen? İki liralık deterjana bildiğin 10 TL kargo ücreti ödettireçen bana. Ne diyon? En son biri benim yetim fotoğraflarımın altına takip edeni takip ediyorum yazmış. Gittim buldum bunu instamessage'dan "TAAKİİİPPP. Adımızı takiplere yazdırdım. Takipi de arasına kondurdum. Üstüne takıp çaktırdım. Takip takip takip. TAAKİP" dedim. "Ne diyorsunuz?" dedi ... "Senin ne dediğini anlasam ben de ne dediğimi anlıyacam" dedim arkasındada "Git hava al. Git biraz gökyüzü gör. Nefes al, oksijen girsin beynine" dedim. Yıllardır içimde kalan takipe takip şarkımı böylece coverlamış oldum. Seni anlamıyorum, ama kendimi hiç. Ama gelelim asıl soruya. "What the fuck ik takipe takip?" ... = Bildiğin yalnızım. Yani baya baya yalnızım. Hatta iyi yalnızız ha. Çok yalnızız. Ölelim.

Ha şimdi bu yazı ne alaka? Bende anlamadım, sen de benim gibi anlamadın. Bu satırları okuyan herkes ilk başta "He he takipe takip valla biliyom onu her yerde görüyom" demiştir. Bende yazacam lan bundan sonra, benim farkım ne? Ne lan benim senden farkım. Bildiğin takipe takip. Takip edeni takip ederim. Takip edeni la angara. Seri takip. Takip. Takipe takip eden insan yalnızdır. Mutsuzdur. Hüzünlüdür. Gülmüyordur. Abi WhatsApp'da ki bok emojisi bile gülüyor anasını satıyım böyle yokluk olmaz ya.

Sen hiç unfollow yedim demek nedir bilir misin?
Şüheda Özyar


NOT: Unfollow edeceksen neden selam veriyorsun zalimin kızı?

19 september, 2014

Cevapsız sorular

Soruma cevap ver

Nabıyon? Napim sen napiyon? Ha napim diyon yani. İyi yani, ben de hiç yani napim (yıllardır ne yaptıkları belli değil). Çok önemli bir soru aslında napıyon/napıyorsun/ne yapıyorsun/nörüyon? Nörim sen nöriyon. Son zamandır bu cümleyi kullanıyorum. NÖRÜYONN LOW? NÖRİM, SEN NÖRÜYON? Senin ne yaptığını merak ediyorum. Eğer sana ne yapıyorsun? diye soruyorsam 'sana değer veriyorum' anlam katagorisine giriyor. Bir insana naber? diye hal hatır sormak onu merak ettiğin anlama gelmez. Bende en azından hakkın var, bu yüzden n'aber?

NÖRÜYON? NÖRİM, SEN NÖRÜYON? Yani diyor ki, canını yiyim ben mi hep seninle konuşmam gerekiyor bir kere de sen yaz bana ne yapıyorsun? Bi sorunun içinde çok fazla anlam var. Önemli olan bunu algılıyabilmen. İnsanlar boşa yazmaz. Boşa yazdığını düşünen insanlar vardır sadece. Susmakta bir cevaptır aslında, ya seninle görüşmek istemiyorum dur ya da yüreğim konuş derse bile mantık izin vermiyor bu yüzden sus dediği içindir bizim susmalarımız. Ben hiç bugüne kadar sorularıma cevap alamadım. Aldıysam, net bir cevap değildir. Soruların cevaplarını öğrenmek için koşman gerekiyor. Ama bir müddet sonra yoruluyorsun, cevapsız sorular alanına giriyor. Biz soruyoruz, cevabı veren yoruluyor (where is the adalet?).
Aslında soruların üç basamakları vardır: 1. 'Nasılsın?" ... 2. 'Ne yapıyorsun?' ... 3. 'Seni seviyorum'. Herkes üçüncü basamağa gelmek için emek verir. Üçüncü basamak aslında sadece bir soru değil, soru ve cevaptır. Seni seviyorum. Beni seviyor musun? Bazen insanlar cesaretini toplayıp üçüncü basamağa kadar gelir, çoğu zaman hayal kırıklığı ile bittiğinden dolayı üçüncü basamaktan sonrası gelmez... Bazen bir 'merhaba' bile sonradan bize çok gelir. Bazıları seni seviyorum der, sonra nasılsın? Ne yapıyorsun? ... Merhaba.
Mesela ömrüm boyunca arkadaşlarımın ne yaptığını bilemem, bilmem; "Napıyon la?" dediğim zaman "hiç la napim, sen napiyon?" der. Bu hiç ne mübarek bir kelimeymiş Allasen. Hepimiz boş yaşıyoruz. Bende Allahım niye, niye ben bukadar boş bir insan oldum, niye? Diye soruyorum. Meğersem kaynağı arkadaşlarım mış. Lan hepsi hiç yapıyor. Hiç mi yapılırmış. Kim lan bu hiç? KİM SÖYLE? Ben her zaman alamayacağım soruların cevaplarından çok korkarım. En son biri var dı, bilmem ki hala var mı? Benden oldukça daha da olgun olduğunu düşünüyordum. Hiç bir zaman duygularımı açığa veremiyorum. Çünkü korkuyorum. Gider diye, kalmaz, tanımaz, hoşça kal bile demez diye. Bana "söyle" dediler. Ne hissettiğini söyle. Söyleyemiyorum dedim. Ben sadece yazarken ne hissettiğimi ne düşündüğümü söylebiliyorum dedim. O zaman yaz dediler. Anlayacağın gaza geldim. Tamam lan, kaç kere kırılır bir kalp? Diye sordum kendime. E cocukta kendinden emin dedim bildiğin Romeo/Juliet , Safiye/Faik bir Aşk-ı memnu destanını yeniden yazdım çocuğa bildiğin kapı gibi devlet yazısı yazdım. Yok ben böyle hissettim de öyle hissediyorum da zart zurt falan filan derken çocuğa "Şimdi bana sen ne düşündüğünü söyler misin?" dedim, bak yemin ederim bana hamam foto yolladı. Yani çocuk hamama gitmiş, belinde havlu falan yanında arkadaşları bana yolladı. Lan dedim benimle dalga mı geçiyorsun? Destan-ı izdivaç yazdım lan ben sana, sen bana hamam foto yolluyorsun? Çocuğa demedim ama kısaca kendimden ona evrenden haber yolladım 'siktir git' diye çok net bir şekilde. Oturup ağlayacaktım. Ben bildiğin duygularımı döküyorum, sen bana hamam foto yolluyorsun? Bu mu lan adalet? Sensin hamam. O günden sonra her bir soruya evet/hayır/hiç/napim/nörim/hıı/olur ya/aynen/boş ver/eyvallah/hayırlısı diyorum, aslında şu hayırlısı kelimesinden de nefret ediyorum da o başka bir konu.

Duygularını hiç bir zaman birine anlatma. Açığa dökme. Seviyorum deme, nasılsın? de. Ben yazarken tüm duygularım, düşündüklerim ve hissettiklerimle yazarım. Karşımda ki kişinin bunu da anlamasını beklerim. Bu arada çocuk ne düşündüğünü hiç bir zaman söylemedi. Bu yüzden cevapsız sorulara çok uyuz olurum. Nasılsın? İyi de, kötü deme çünkü boş ver diyecekler sen de sinirleneceksin. Ne yapıyorsun? dediklerinde yuvarlanıp gidiyorum de, biraz karşı tarafın hayata bakış açısını değiştirmesini sağla. "Ulan bu dünya nasılda yuvarlanıp gidiyorsun sen?" diye bırak düşünsün dursun. Mesela en son birine yine "Napıyon lo?" diye sordum, "Hiç napim," dedi. HİÇ misin olm sen? Ne hiçi lan bu? HİÇ mi seni dünyaya getirdi. HİÇ napim ne lan? Bana artık HİÇran de mi bu ne bu? Ne lan bu anasını satıyım 365 gün napıyon diye soruyom HİÇ mi bir şey yapmıyon lan hayatında? Sorularıma cevap ver, cevapsız bırakma. Susmakta bir cevaptır aslında ama beni hiç görme.

Eğer uyuz olduğum bir şey varsa o da değer verdiğim zaman karşılığın görülmemesi. İnsanların hiç bir boktan anlamaması. Bu dünyada "amk bi ben miyim akıllı olan lan" diye kendimi düşünmekten alamıyorum. Küfür edip te "çok ayıp" diyenler bile bir "hiç" kelimesinin veya bi hamam foto'nun nekadar küfürlü olduğunu bilemezler. Biz ne yaparsak yapalım, her zaman bir cevapsız soru vardır bu hayatta, mesela "Nörüyon?" ... "Nörim la sen nörüyon?" ...

Kaldı geriye cevapsız sorular,
Şüheda Özyar


NOT: Hiç mi bana vereceğin bir cevabın yok?

17 september, 2014

Böcek

Yer lan o beni!

"BÖCEEEEEKK", bağırma lan! "BÖCEEEEEEEK" ... lan bağırma alt tarafı böcek ya! "YİYECEK BENİ" ... ?? ... ?? ... şakamısn sn? :)) Böcek o, seni yemez. O alt tarafı bir böcek. Uçar, konar, gider. Hayatı asıl o tesbih yapmış, dünyayı sallıyor "la bugün nereye gitsem lo?," diyerekten kendini alamıyor. Böcekler çok masum hayvanlardır. Böcekler candır, böcekleri seviyorum. Ben böcek gördüğüm zaman koşmuyorum. Maroton koşmuyorum ben böcek gördüğüm zaman seviyorum, besliyorum, kan veriyorum, can veriyorum, üzerini örtüyorum (NOT). BÖCEK GÖRDÜĞÜM YERDE BEN YOKUM.

Böcekler dünyayı ele geçiriyor sanki (CIA). Hayatıma giren herkese değer veririm. Konuştuğum ve görüştüğüm herkes benim için çok önemlidir. Gelenler oluyor geldiği gibi gidenlerden, gidenler oluyor hiç selam bile vermeden. Bazen şair oluyorum bazen sadece bir ben. Bazen cümleler kuruyorum, çoğu insanı içinde yaşatabiliyorum. Bazen okumaktan nefret ediyorum, sonra deli gibi yazmak istiyorum. Beni nadir insanlar çok iyi tanır, diyerleri sadece gördüğü gibi tanımaya çalışır. Bazen böceklerin hayatı da böyledir, biz onları gördüğümüz gibi yargılarız. Çirkinse, trak diye öldürürüm, ardından "lan naptım ben ya," derim. Veya bazen sevabına camı açar " NOOOLUR git bak Allasen camı bile açtım, git hadi canım bnm yha uç :))" der saatlerce böceğe bakarım. Bazen kıymak istemezsin canlara, sonra bi bakmışsın sen olmuşsun bir seri katil, bi böcek cinayet müdürü, bi peynirli, bir de patatesli falan... nekadar tuttu?
Hayat hep karşılıklıdır. Sonucu hep para. Kaç para lan bir günaydın mesajı? Kaç para lan birine değer vermek? Kaç para bir sesini duyabilmek? Parayla herşeyi çözebilseydik, seninle mi uğraşırdım lan diye düşünmüyor değilim. Gider ayakkabı alırdım, sonra böceklere özel ülke kurar ve bir bahçe dolusu papatyalar yaptırırdin. HEPSİ BANA! Gülleri sevmiyorum, bana papatya verebilirsin mesela doğum günüme papatya al, yaprakları hep seviyor...
Neyse böcekleri sevmiyorum. Abi böcek görüyorum her yerim kaşınıyor. Lan boynum da mı geziyor, saçıma mı girdi, kollarım huylandı, bacağım kaşınıyor falan bir şekil oluyorum. Dışım bahar bahçe, içim Türkü bar gibi hissediyorum. Her yerim böcek, kaçsam kaçamam gibi. Her yerde kokun var. Hatta bir böceği falan öldürdüğüm zaman "ALLAHIM AKŞAM UYURKEN LÜTFEN AĞIZIM AÇIK UYUMİM NOLUR" diye duâ ederim. Televizyonda falan gördüm, ağızın açık uyurken ağıza böcekler falan giriyormuş. KİM GİRİYO, KİM GİRİYO? Haa böcek mi giriyo? İyi ya valla. Ölelim. Ne diyim? Bazen "lan şuraya kamera taksam, uyurken beni çekse, sabah kendimi bi izlesem mi acaba," diyorum. Bukadar aksiyon, bukadar film, bukadar kendi kendimi korkutma çabaları hiç bir türk filminde yok, çünkü malım ben (değilim). Neyse böcekler, NO. Sevmiyorum. Hele örümcekler. MY LORD. Benden uzak, Allaha yakın olsunlar. Lan diyorum işte örümcekler dinimizde çok değeri falan filan, sonra bakıyorum abi örümceye "bu mu lan?," diyorum. Korkuyorum abi ürperiyorum, böyle göt kadar örümcekten kaçıyorum resmen. "DİNİME İMANIMA SENİ BAŞIMIN TACİNA KOYUYORUM," gibi lüks bir cümlede kuramıyorum. Bildiğin anasını satayım ayak parmağımdan daha küçük olan böcek beni hayattan soğutuyor. Bana "bitch I am here," diyor. YANİ NE DİYİM? Yok hani cesur olanlar da var, alıyor eline falan, bi entrika hareketler, ağızan sokup çıkarmalar, ele alıp cama fırlatmalar, Aref gibi hokus pokus halleri valla ne diyem? Şimdi şu böcekler hepsine bir birine benziyor ama hepsinin isimleri farklı. Bana sorarsan hepsi bir örümcek, hepsi bir böcek ama sadece 1 böceğin ismini çok iyi biliyorum abi o isimi istesemde unutamam: Okuldayız. Bildiğin ders falan, yoğun, Depresyon ile iki haftadır bir sunuma hazırlanmaya çalışıyoruz ama hep erteliyoruz abi, hep. Kızda motivasyon yok, ben desen aşk acısı, gücüm yok, dermanım kalmadı, nezaman bitiyor lan bu okul? halleri. Neyse Depresyon yoğun istek üzere bilgisayarın arkasında. Abi çok sıcak bir de, yanıyoruz bildiğin geçtim cama doğru okul bahçesini süzüyorum derken cama bi böcek kondu mu, indi mi, uçtu mu abi bu böcekler her yeri havalimanı sanıyor sabiha gibi konuyorlar ya! diyerekten bi baktım böcek dışarı tarafta tamam mı, lan ne oldu bitti demeden bende bi panik bi heyecan, bi O BÖCEK BENİ YİYECEK düşüncesiyle camı hızlı kapatarak "OSSURUK BÖCEĞİ LAN O!," dedim trak camı kapattım. Ulan arkadan biri "E ÇÜŞ YANI!," dedi. Allah benim belamı vermesin yani, bi bildiğim böcek ismi ossuruk böceği zaten. Ossuruk diye böcek isim mi olurmuş anasını satıyım ya. Yok hani ne diye OSSURUK diye isim koyuyorsun lan. Bildiğin rezil oldum. Bilgisayar odasında Türkler falan vardı hiç farkında değildim. Böceğin adı Ossuruk napim şimdi Ahmet mi diyim Hasan mı diyim Beytullah mı diyim yani. Rezil oldum, Depreyson bana bakarak "vereyim mi mikrofonu?," dedi .. "migrenim tuttu ya ondandır," dedim. Ne diyim? Ossuruk böceğinden korktum mu diyim? Rezil mi edeyim kendimi?

Bugün Depresyon üzerinde böcek var diye hissetti, her yerini dövdü abi her yerini. Lan oram kaşınıyor, yok buram kaşınıyor, saçım da diye diye okşadı her yerini dövdü dövdü. "Lan yokluğu belli etme bari, söyle bana ben seni de severim hani," dedim. Böcekler acayip abi. Göt kadar yine de korkutuyorlar adamı. Hasta ediyorlar lan beni her yerdeler. Uykumda, uyandığımda, gece uyumaya çalışırken, tavanda, yerde, köşede... aşk bu aşk, her şeyde biraz sen varsın.

Baktığım heryerde gözlerin,
Şüheda Özyar


NOT: Kalbini kırmaya korktuğun insanlar neden hep kalbini kırıyor?

12 september, 2014

Uyanmak

Böyle mi uyulur?

Sabah zorla, isyanla bi haykırış bi yokluk bi YETER YA seslenişi bi ulusa mesaj gönderme "YA KALK YA," ile capslock konuşmalarıyla biri uyandırılır mı? Söyle bi Allahını bi anlat bana bi derdin ne? Sabah niye bu insanlar zorla uyanıyor? Sabah niye bukadar güzel de akşam niye uyuyamıyoruz. Bu psikologlar nerede? Bu derdimize derman olun. Uğur Koşar abi buna bir çağre bul, bi hissedelim sabah uyanış halimizi. Hadi ben neyse, ben bi tıkırtıda uyanıyorum da sen ne diye hala yataktasın? Yok yani bıraksalar ertesi gün kalkacaksın. Senin derdin ne bana bi anlat? Bi söyle bi çağre bulalım ya yeter ya yeter napalım anasını satayım ya iğne mi vuralım napalım?

Biz insanlar uyumayı da uyanmamayı da çok seviyoruz. Nefes almayı, güneşi görmeyi, denize girmeyi, deniz gibi bir manzaramız olsun isteği, hepsini seviyoruz. Hepsine bir çok şükür. Ama biz insanlar yani şimdi ben seninle yazarken konuştuğum için sen diyorum, nasıl bir insansın ki gece uyumamayı sabak kalkmamayı becerebiliyorsun? Senin bu yokluğun ne yani? Senin bu sıkıntın ne? Yaz tatiline gittiğim zaman her sabah erken kalkmayı seviyorum çünkü günümü dolu dolu geçirmek istiyorum. Yani ben tatile gelmişim, uyumak neyime? Güneş var, huzur var, deniz var. Stress yok sıkıntı yok, çalan bir saatim yok, bu yüzden yaz tatiline gittiğin zaman erken uyan! Ağırıza ise uyanmayı hiç sevmiyor, "Kızım kalk lan kalk bak saat 9 oldu," diyorum, "La olm bırak beni sapıkmısın ya uyuyorum," diyor. Zorla, silahla, saldırıyla uyandırdığım oluyor, sonunda uyanıyor. Lan yalnız başıma kahvaltıya indiğim oldu Hotelde "Ulan okadar para ödedim kahvaltıya mı inmeyeceğim," düşüncesini benden alamıyorum. Master zaten hiç uyanmıyor. Sabah 9'da kaldırsam öğlen 15:00'de uyanır. Günün değerini bilmelisin. Sen her zaman uyuyabilirsin, ama bugünü tekrar yaşayamazsın...

Bursa'dayız, acaba beni Bursa'dan okuyucularım var mıdır veya Bursa'yı seven? Bi evde beş genç kaldık. Ben, Ağırıza, Master, Şimay ve Ciddi. Şimay ve Ciddi benim en sevdiğim iki kız kuzenlerim. Onlara bayılıyorum. Onlara hastayım. Onlar benim en büyük varlıklarım. Onlar olmasa hiç uzaktan var olduğunu bilip, 365 gün konuşmadan seveceğim birinin var olduğunu bilir miydim? Şimay ve Ciddi bir birinden çok iki farklı karaktere sahipler. Şimay, Ciddi'den bir kaç yaş küçük olsa bile Şimay ile konuşmadan dünyayı alt üst edebileceğim biri. Ciddi ile dünyayı alt üst etmeye kalksak "Niye dünya'yı alt üst edeceğiz Şüşü abla niye?," diye sorar. Her insanın ayrı ayrı sevdikleri insanlar vardır. Görmeden sevmek ve görmediği halde sevildiğini bilmek gibi... Neyse ben her zaman Şimay ile yatağımı paylaşırım. Onsuz yatamam. Ona sarılarak uyumam gerekiyor, alışkanlık işte. Kızı benimsiyorum, o her zaman bir candır. Güldüğüm zaman bokunu çıkarırım, o da benimle katılır gibi bir şey. Neyse herşey iyi, hoş, güzel. Herkes uyudu zart zurt sabah saat 7 oldu uyandım. Şimayı dürtüklüyorum "Kızım kalk lan sabah oldu," diye. Önce iki ııh, yook, hııı, saat kaç?, ıııııh diye isyan tonlarını sergiledi. Neyse dedim bu uyanana kadar gideyim diğer oda'da Ağırıza ile Ciddi'yi uyandırayım. Gittim. Ne göreyim. ALLAHIM. TÖVBEAAĞĞH. Ağırıza tabut gibi bankta uyuyor. Düm düz abi kıpırdamıyor bile, üzerinde ise seccade. Böyle bildiğin baddaniye yerine seccade. Lan ömrüm bedel yemin ederim ilk kez böyle bir şey ile karşılaşıyorum. Yanıma bakıyorum Ciddi bi bacağı yukarıda diğeri ise yolunu kaybetmiş bilmem ne yerde. Lan diyorum bu milletin ne cins cins uyuma töreni var anasını satayım aile yadigarı gibi hepsi tuhaf hepsi de inside my family. Sonra ben yıkıldım abi ben koptum. Benim gözümden yaşlar akmaya başladı. "ŞİMAAYY GOOŞŞŞ GOŞŞ," diyorum. Abi diyorum bu ne lan exorcism mi yaşıyoruz ne oluyor. Şimay geldi, zaten bu kız gülmeye başladığında bana bi haller oluyor bende gülüyorum. Sonra Ağırıza uyandı "Ne gülüyonuz olm manyakmısınız," dedi. "LA OLM YAŞIYON DİMİ?," dedim. "Salakmısın olm," dedi "Lan ne morga girer gibi uyuyon ya," dedim... "Harbi geri zekalısın," dedi. BEN MİYİM LAN GERİ ZEKALI? Baddaniye var, yorgan var, döşek var en kötü ihtimal halı var veya perdeyi söküp al ser üzerine ya ne beni kanlı pıçaklı film sahnelerine sokuyorsun, ödüm kopuyor. Please cnm :)

Neyse anlatmak istediğim bu değildi aslında. Uyuyamıyoruz geceleri, sabah da uyanamıyoruz. Biz çok insan gördük ağızı açık uyuyan valla ben kendimi hep öyle yakalıyorum. Hepimiz geceleri "Ulan gece oldu bari gece mesaj at ya," demiştir veya en kötü ihtimal arkadaşına "La olm yine uyuyamıyorum ya," demiştir. Abi ben ne yazıyorum ya uyuma sorunun varsa git psikolağa ben mi kurtarıcam seni Allahalla ya come on bi kendine gel bi bitch please close the door, look at the tavan, ona baktığın gibi kimseye bakamazsın zaten.

Biz ne uyumayı becerebildik ne de uyanmayı,
Şüheda Özyar


NOT: Çok uzun uyumayı ama sabah uyanabilmeyi isterdim.

Ağırıza morga giderkene adjhsgajhgdfjhagfd:



10 september, 2014

Konsantre

Odaklanamıyorum abi n'apim?

Max. 30 dakika min. 30 saniye konsantre olabiliyorum. Derse mi? Herşeye! İlgimi çekmiyor n'apim? Ağlıyımmı? N'apim? Beyin terk mi diyelim ne diyelim? Dedim e dedim ne dedim dedim iyidir mi diyim ne diyim? Bu bünye benim, zorluyorum abi çalış diyorum, lan bak çok önemli odaklan diyorum, derse, adama, öğretmene karşımda hayat hikayesini anlatan kankama odaklan diyorum bak uyuma. Uyuma Şüşü! Uyuma kızım lan saçmalama. Uyum.. uy.. tamam ya tamam uyu hadi uyku daha önemli uyu sen.

Dersdeyim, konsantre olamıyorum. Abi zor. Yemin ederim sıkıntı çekiyorum bu konsantre olayından. Öğretmen mi sıkıcı bir şekilde anlatıyor yoksa bende mi bi sorun var anlamıyorum. Sonra sınav haftası yaklaştığı zaman "Zaten bu dersden bir bok anlamadık anasını satıyım," diye kendimi teselli edip arkadaşlarımı gaza getiriyorum. Bu konuda master okumuş bir insanım. Arkadaşlarımı gaza getirmek hobilerimden bir tanesidir. Mesleğin ne diye sorsalar "Gaza getiriyorum," ... "professionel gaza getirme bir ekibim var," diyerekten ben ve bünyemin cv'sini çıkarır kimleri bugüne kadar gaza getirdiğimin listesini yazarım. Şu gaza getirme olayın ilk cümlesi "Bu dünya ya bir kere geliyon lan n'olcak," demem. Hayata karşı duruşum bu cümlem. Mesela dükkandasın "Lan alsam mı, almasam mı?," diye bir asır düşünürsün. Sonra araya bir melek, bir gökyüzü, bir bulutlardan bir kafa ama önde burnu inen bir insan iner (ben), "AL," der ... "Al lan nolacak bir kere geliyon dünya'ya," der, alırsın. Bir hafta sonra ise dolabına baktığın zaman "bunu hangi kafayla aldım lan," dediğinde beni unutacaksın yani o kısımda ben yoğum.

İnsanların konsantresi çok çabuk kaybolur. Bak yemin ederim iki dakika buraya yazıyorsam "Ne yesem? Cips mi yesem, kahve mi içsem ya," derim veya "Bi bakayım whastApp geldi mi," (hiç gelmeyen whatsApp'ın o an gelmesi umuduyla). Ben çok çabuk sıkılan biriyim. Seni minimum 1 gün max. 1 hafta kafama takarım sonra sıkılırım. Selam bile vermene gerek kalmaz, değerin düşer. En son mesela derse girdik "Kesin ilgimi çekecek," diyorum, derse giriyor 31'inci dakika da "Ulan ben nasıl zengin olabilirim?," diye hayallar, planlar, programlar, yazmalar, çizmeler, faturalar, tapular hepsini gözden geçiriyorum. "Ya abi Buse Terim evlendi. Tamam. Şimdi onun eşi Volkan'ın kuzeni falan var mıdır ya ben bi instagram da araştırıyım. Ya like/follow falan edeyim," diyorum. Lan dersdesin dersde. Planlar abi programlar, kağıt üzere işlemler yapıyorum var ya dersde kurduğum hayalleri okul çıkışta zerresini düşünmüyorum. Galiba okul üzerine ticarete atılacağım. Okul sonrası sadece uyumayı ve yemek yemeyi planlayan biriyim yani arabasıyla okula gelip "Oşkim ben geldim," diyen biri olmadığından dolayı yapacak bir şey yok. Sonra dersde o ilk 30 dakika su gibi geçiyor, yani sana anlatamam bu bünye bir tek o 30 dakikadan ibaret. Dersdeyiz. Yanımda Depresyon. Bu derslerde hep Depresyon ile yan yana oturmam gerekiyor yoksa uzaktan uzaktan ona "Ayrılsak ölürüz biz," şarkısını ninni olarak yolluyorum zaten. Neyse ders iyi, hoş, güzel, anlıyoruz çok şükür derken anaaa ben dalmışım yine. YİNE dalmışım abi. YİNE başka hayaller/planlar/ lan bu öküz niye hala cevap vermedi/ yetenek sizsinize katılsammı acaba yaw? / lan eve gideyim de yine online alış veriş yapayım, sepete atayım ama almıyayım / uçak biletimi nezaman alsam lo? , düşüncesi. NE düşünsem kardır arkadaş ama o derse odaklanamıyorum. Depresyona baktım o benden beter hayat terk durumda olduğunu gördüm. "Olm sen ne düşünüyon lan?," dedim. "La olm bu adamın kafasında niye saç yok lan, hepsi kenardan dökülüyor," dedi. Yıkıldım abi. Lan kopardı bu kız beni. Benim derdim uçak bileti, bu kız dersden vaz geçmiş adamın kafasında ki saçların derdinde. "La olm ona püskül derler," ... "Çeyizimden bir tane desen koparır üzerine koyarız olm böyle odaklanma mı olur lan kendine gel kafayı yeme" dedim. Ders bitti. Depresyon'a baktım "Bal alıcam lan," dedim. "Ne balı olm" ... "Bildiğin bir değil, iki değil, üç değil, tam dört tane kavanoz bal alcam," dedim. "Ne alaka lan?," dedi ... Abi bu reklamlar bize iyi gelmiyor bak valla.

Napıyorum abi? Ne diyorum? Bu dersler işimize yarıyor mu? Zengin olacak mıyım? Yakışıklı, zengin, karizmatik beni nezaman bulacak? Uçak biletimi nezaman alsam? Bu geri zekalı niye hala mesaj atmadı? Allahım n'apim yani? Konsantre olamıyorum nedeyim? Neyleyim üç günlük ömrümü? Allah belanı versin, Allah seni kahretsin. Küçücüğüm herşeyim ne olur çok uzaklara GİİİİİT bir daha dönme geri, istemem bundan gayri ellerini sevdim seni bir kere başkasını da severim lan sana mı sorcam geri zekalıya bak be Allahalla ya error 404 not found.

Beyin terk,
Şüheda Özyar


NOT: Benim senden başka konsantrem yok ki...

"Mesela, MAVİ!
Beni gökyüzüne koysunlar, bir gün ben de masal gibi o bulutların üzerinde uyuyacağım!"

05 september, 2014

Ingiliz

Kim? Ben? E come on yani!

Bunalım. Ruh daralması. Stress. Heyecan ve panik hepsi all inclusive biri bana "Can I ask you a question?" sorana kadar. Şimdi cevap mı vereyim lan buna? Ne diyim. No mi diyim. Yes mi diyim. Yıllardır ingilizce dersi gördüm, hatta ingilizce filmler, diziler evde tek başıma konuşmalar falan. Yes diyim ya. Yes, yes. Neyse "Yes," ... "Where is..," ... "No" ... "İ don't know". İngilizce aslında çok basit bir dil ama ben zorlaştırıyorum. Kardo buraya gel! diyeceğime Bro come here ya ne sinirimi bozuyon Allasen. Yok ya, en güzel dil bizim Türkçe. Aslında Cem Yılmazın dediği gibi: Derdimi anlatacak kadar ingilizce biliyorum. Derdin ne? İngilizce bilmiyorum. (bunu okuyan herkes TEMSİLİ).

Fethiye çok güzel bir ilçe. Ölüdeniz bir ayrı. Herşey mavi. Mavi olan herşeyi seviyorum. Gökyüzünü, denizi, huzur veren herşeye aşığım ve tabii ki papatyalara. İyi gelmez mi hiç deniz havası? Bayılırım. Denizin sonsuz oluşuna hayranım. Bir şey yapmıyor. Konuşmuyor ama sadece görünüşü bile beni benden alıyor. Mavi olan her şey güzel. Sonsuzluk bana nereye gidersen git her şeyde biraz sen varsın cümlesini hatırlatıyor. Herşeyde biraz ben varım. Uzakların hepsi sen. Mavi, papatyalar, deniz, huzur ve güneş. Sahile vuran dalgalar ve dibini bile görebildiğin ortamlar. Ben mavi'yi seviyorum. Ölüdeniz size mavinin bir başka kapısını açar. Bi başka huzur ve ortam. Oraya geri dönmek istiyorum. Çünkü orada her şey mavi...

Neyse Fethiye de hoteldeyiz. Bu Fethiyede sadece ingilizler var. E 1 pound 3,5 TL olunca adamlar yaşadık diyerekten tatilin dibine geldiler. Bizim fakirler de Side yok bilmem Bodrum diyemedikleri BOOHRDOEM'dalar. Neyse ben filmlerde görürdüm inanmazdım ama yarappim. ALLAHIM. MY LORD. MY KİNG sen büyüksün neler yarattın Allasen neler neler. Ulan herkes dergilerden, filmlerden bilmem ne Gossip Girl da arka planda bile oynayan oyuncu ile güzel lan, hepsi orada. Yani yakışıklısından tut mankenine kadar. Hepsi karizma abi. Bizim orada var mı öyle bir şey. Bizimkiler "bu ne la," ... "Allahını ona bak ona," ... "La olm ben bile daha güzelim," deriz. Biz hariç herkes güzel ama bizden çirkinini görsek "Ben bile daha güzelim," deriz. Ama ingilizlerde abi yok böyle bir lüks. Onlar evrimi bile güzel geçiriyorlar bak yemin ederim. Küçükken boktu şimdi oldu red carpet'ta altın ödülü alan oyuncu. Bize bebekken "Ayy bokcu bokcu," diye lakap koydular lan yemin ediyorum hala değişmedik yani. Büyü mü yaptılar abi ben anlamıyorum. Seveceksen güzel sev, bokcu diye sevilirim ya bana küfür ya tipime bak. Tıpe gel. Kafaya gelen. BURUN'a gel ya. İngilizler evrenin tarihini yazmış, ben sadece eskiden bir tripkolik şimdi bir Linet oldum. Fark yok anlıyormusun. Bu evren hep ingilizlere uğruyorlar. Bir de nasıl konuşuyorlar abi nasıl. Nasıl o How are you? Diyorlar. Kulağa "HAUWARU" diye geliyor. Dinime mi küfür yoksa beni mi beğendi de biz mi anlamıyoruz anlamıyorum. Biz harf harfine abi, harf harfine konuşuyoruz "HAW lan HOW değil, heh şimdi A R E, yani AREY, aynen aynen çok güzel, ve sonra YUH. Vallla süper. Afferin lan valla kesin bu sene ingilizceden geçtik yani HAW AREY YUH?". Nalet olsun. Beterin beteri var derler. Neyse şimdi bizim hotel full ingiliz. Abi herkese aşık oldum. 14 veya 15 yasında ki çocuğa bile bayıldım. Bu ne güzellik, nekadar yakışıklılar abi yok böyle. Babaları desen Brad Pitt anaları Agelina Jolie. Neyse büyük, küçük fark etmiyor zaten hepsi yakışıklı ve ben hepsini beğendim. Akşam bilardo oynuyoruz Ağırıza ile. Zart zort topları at, deliğe girmiyorlar yok bilmem ne herşey ters gidiyor derken iki ingiliz geldi. Lan yok böyle 16 yaşında falan galiba ama aynı Justin Bieber hatta One Direction'un belli olmayan üyeleri gibi. Neyse geldi oturdular bizi seyrediyorlar. Lan bana bi heyecan bastı. Abi bunlar beni ayırt etmeye çalışıyorlar diye heyecanlandım falan. Toplar yanlış gitti bilmem ne falan derken: bunlarla ben muhattap olmam gerekiyor dedim. Abi beni bir ingiliz anca kurtarır dedim. Bunları ayarlamam gerekiyor, ama şimdi ben heyecanlanırım, salak salak hareketler, nefes almalar falan en iyisi dedim Ağırıza konuşsun. Ağırızaya bakıyorum "Lan kızım şunlarla bi konuşsana," dedim. Kız çocuklara dönerek "Here you can play," dedi çubukları onlara verdi. Lan bende seyrediyorum ne oluyor abi anlamadım diye. Baktım bizim Ağırıza çocuklara Bilardo çubuklarını veriyor. LAAAĞNNN!! NABIYON SEN? ALLAH BELANI VERMESİN KIZIM LAN NALET OLSUN! "Napıyon olm?" dedim ... "Olm oynasınlar diye verdim işte," dedi ... "Abi beyin terk, valla bak ölelim yani gel ver elini," dedim odaya çıktık.

Lan ben çocukları ayarla diye kızı devreye soktum. Kız here you can play dedi. KONUŞ dedim. HERE YOU CAN PLAY dedi. Abi konuş dedim yani talk. Nerden geliyor, nasıllar. İsimleri ne. Kimmiş yani anası ne babası nereli diye. HERE YOU CAN PLAY mı denilir ya. Nalet olsun arkadaş. O yıllardır izlediğim diziler, bi türlü eklenmeyen episodlara nalet olsun. O kaçırdığım gelecekte ki One Direction sevgilime buradan selamlar olsun. SENİ BİR GÜN BULACAĞIM ÇOCUK!

Here you can play,
Şüheda Özyar

NOT: İlla I Love you mı demem gerekiyor beni anlaman için...

03 september, 2014

Back to

Beni benden alırsan seni sana bırakmam okul!

İlk derse matematik mi koyulurmuş? NE? CUMA GÜNÜ 4TE Mİ ÇIKIYOZ? Kimle çıkıyoz? Ayyy o öğretmen uyuz ya. Gelmiyom lan. Bildiğin okula falan gelmiyom. Gitmiyom olm. Ben geri dönüyorum. Orası güneş. Deniz, manzara, huzur. Ne lan bu okulun ilk günü sıkıntı, stress, bunalım ve negatif olan her şey. Evrende bi enerji var, oksijen yetmiyor anlıyor musun. Şu kırmızı halıda yürüyen Kral ödülünü alan back to school cümlesini kim buldu?

Okul psikolojisi! Tatil dönüş sendromu! Okulların ders programına sinir olduk klübüne hoş geldiniz! Ne yazıyorum abi hiç haberim yok. Free writing dediler buna. İçimden gelenleri dışa saptırıyorum. Okuduğum bölüm Medya Iletişim, bugün gördüğüm ders psikoloji. Derse girdik adam bizim beynimizin en kolay arka tarafını çalıştırdığımızı söyledi. Bu yüzden herkes bir birine geri zekalı mı diyo la? Diye bir tespite vardım. Adam sınav hakkına konu konuşuyor ben derste "Hıı," ... "Vay anasını satayım ya," ... "Lan valla bu yüzden geri zekalı diyorlarmış," ... "enteresan," ... "LAN DEPRESYON!" ... "Olm harbi geri zekalısın ha," ... "Kızmasana kızım," ... "La adam öyle diyo ben mi diyom," ... "Tamam lan tamam," ... "Taam lan tamam hadi sorry". Okul başlamadan önce "KIZIM VALLA BU SENE BOMBA GİBİ GİRİYORUZ!," dediğim gibi ilk derse pazartesi başladık. İlk 50 dakika çok iyi konsantre olabiliyormuşum bunu anladım. Ama adamın anlattıkları beni çekmiyor anlıyor musun. Direk telefonuma sarıldım. "Özlemişim seni. Yıllardır çok uzaktaydın. Neredeydin Sim-lock!" dedim. İntsagramı 387987x yeniledim. Whatsapp fake online kaldım ki gören "Vay anasını ya, şu Şüşü'ye bak nasılda online" diye. Kendime verdiğim söz ile okula başlayamadım. Dersler ilgimi çekmedi. Bi bugün işte o psikoloji dersine girmeden "tam ben, valla tam ben söylim yani," dedim. Girdim, 2 saatlik dersten sadece insanlar neden bir birine geri zekalı dediğini anladım. Ki yanlış anladım yani ben öyle anlamak istedim.

Okul aslında bizim herşeyimiz ama benim bir şeyim değil. Çalışmak çok güzel ama güzel olan benim. Şu back to school cümlesinden nefret ediyorum, en sevdiğim cümle ise "hayırlı tatiller!,". Okulda ki gıcık gıcık, fake, uyuz, mal, yapmacık, anten taksan çekilmez insanları gördüğüm zaman kendimi bir Türkçe versiyon Lady Gaga temsili olan Hande Yener gibi hissediyorum. Okula gidiyorum ya, ulan sanki bende beyin fışkırıyor. Sanki ben millete akıl dağıtıyorum. Gitmesem içimde suç, gitsem "n'apıyorum ben Allasen?" ... "Lan gereksiz eleman gibi dolanıyorum bu nedir ya," diyorum. Okulu seviyor ama sevmiyorum da. Cuma günleri geç çıkmak diye bir şey mi olurmuş?
Şimdi okulun ilk günü "lan güzel giyekte evrim falan geçirdin desinler," diyerekten etek metek ne varsa dolaptan çıkarttım giyindim. Bu arada dolabı açmadan önce "Lan kesin kıyafet vardır okadar çok alışveriş yaptık tatilde," dedim. Açtıktan sonra "Anaaaa," ... "Bu ne lahaan?," ... "Abi ağlıyacam," ... "HİÇ BİR ŞEY YOK YA!," dediğim gün her günüm benim. Neyse giyindik, süslendik, pıtı pıtı gittik okula. Zort. Herkes benden bok giyinmiş "Lan çok mu abartılı giyindim ya?," dedim. Bu arada tatilde değiliz diye eteğimin altına ten rengi penty giyinim dedim. Dolaptan bir tane aldım. Odamda giyerken çok normal görünen o penty, dışarı çıktıktan sonra bir Hülya Avşar kış 2014 koleksiyon çorabı gibi durdu. Parladım. O güneş bacağıma deydiği her an parladım resmen. Yılbaşı eğlencesine gidiyorum sanki abi bu nedir valla yiyecem kafayı. O Yılbaşı ağaçlarının üzerinde ki ışıl ışıl toplar gibi görünüyorum lan. Evren geçireceğime devrim yaşadım. Derse Depresyonsuz giremedim. "Nerdesin lan?," dedim. "Okula yürüyorum," dedi. "Yürüme. Koş kızım," ... "Lan düğüne gidiyor gibi görünüyom kızım nalet olsun valla ağlıyacam lan ne lan bu evren? Ne lan bu bende ki insanlık sevgisi," dedim. Annem yanlışlıkla onun çoraplarını benim odama fırlatmış. La bi bak önce bi süz o çorap kimin diye. Ulan zaten çift çorap atsan makineye, hepsi tek çıkıyor. Her yerde yalnızız arkadaş. Çorabı bile çift makineye atıyoz, tek çıkıyor.

Neyse bu sezon okula parlayarak girdik. İnşAllah parlayarak da geçer. Derslerim parlar falan ne bilim önüm parlar. Notlarım yıldızlı falan olur. Sonra sevgilim olur gelir beni kapıdan alır veya makineden çift çorap falan çıkar artık. Back to school değil de şu cümle back to real life olsa çok daha koyardı bence. Bu arada yaz tatilinde evrim geçirenler bana bi mektup falan atsın pullasın atsın yani o evrimi sen hangi arada derede yaşadın diye bir de not bırak lütfen. Back to school mış. Sensin back to school, geri zekalı. Ben tatili özledim. O salak salak evde oturmaları. Denizin karşısında oturup susmaları. Insanları hepsini lan güneş bile başka yakıyor kızım yazın sen ne diyon ya o hiç yemediğim midyeleri bile MİDYEAAAĞHH diye satan amcalarımı özledim lan nalet olsun (Bu yazıyı okuyan herkes sıkıntıya girdi)

Herşeyin en güzeli,
Şüheda Özyar


NOT: Parlayan tek şey yıldızlar olsa...