Pagina's

24 januari, 2016

Kardeşim benim

Gala

BURAAAAAAAAAK. Burak, Burak, Burak ayyyy dur Muraaaaat, Murat, Murat MURAAAĞĞT ayyyyy Burak ya Burağa bak ayyy BURAĞA BAK YA SO HOT LAN DANGEROUSE ALLAH BE ALLAH YARATMIŞ YARAPPİM ama Murat is single dur MURAAAAAAT MURAAATT AAAAGGGHGAJGFDGHF ya fak that be BURAAAAĞĞĞK BURAK LÜTFEN. Bağır Şüşü bağır evet, orada 1000 Türkün arasında zaten adam dönüp seninle göz göze gelip evlenecekti hemen dimi aferin, don bir de üç saat orda sen sırf Burak Murat için. Aferin saçın da dağılsın, makyajında bozulsun, tipinde kaysın, heh yağmur da yağsın aferin bravo valla. Hiç yapmayacağın şeyleri yap ama ina-na-mı-yo-rum BURAK ÖZÇİVİT IS SO HOT ALLAH BELAMI VERSİN YA ADAM, ADAM YA ADAM RESMEN AMİN ALLAHIM AYNI BUNDAN OLSUN YAA TAŞŞŞŞ BE TAŞ!!

İnanamadım, resmen ya bak hayatım boyunca bir oyuncu için dışarda donarak beklemem be fakir işi niye bekliyeyim. Çağatay Ulusoy gelse, beklemem mesela veya Tarkan gelse yine beklemem ama bitch please konu Burak Özçivit ve Allah yanına bir de Murat Boz vermiş, ben ka-çı-rır miyim? Ben? Hayatta bu anı kaçırmam, değerlendiririm. Dev değerlendiririm hemde o adamları göreceğim. Okadar duâ ediyorum bir kere de canlısına şahit olayım ya. Televizyondan daha yakışıklı olacaklarına inanamadım ya. Ergen kızlar gibi hissettim kendimi ama please. Oh lordness please, o adamlar, o adam, o Burak, o bir Murat bunlar neydi yaa. Takım elbise giyinmişler... ulan TÜH BE, TÜH YEMİN EDERİM GELİNLİKLE GELMEM GEREKİYORDU YA. Sevenleri ayırmıyorum, Fahriye ve Burak dev yakışıyorlar ama ben ve Murat olurduk ya. Eskiden odamda Harry Potter'ın posterleri asılıydı, nereye gitsem sanki çocuk posterin içinde beni takip ediyordu "Ya Harryyy bakma ya," diyeli oluyor 8 yıl. Bu sekiz yıl sonra ilk kez birine atlar gibi bekledim soğukta. O adam buraya gelecek. Bir gün bende muradıma ereceğim. Once upon a time.
Kanka diye hitap ettiğim bir kişi var, o da Kanka'm. Şimdi Kardeşim Benim galası var denildi, kız ne yaptı ne etti 15 dakikada 8 tane salon için biletler satıldı, bitti. Benim Kanka'mdan da kaçmaz, kız iki cumburlop üç hoş beş iki tane bilet aldı. Saat 19:30'da kırmızı halıya gelecekler vesaire denildi. Biz de inandık. Saat 4'de oraya gittik. Ya gitmeyelim boşver ne olacak dedim. Ama benim Lal diye bir arkadaşım var, geçen karşılaştık. Kız bana "Cuma günü galaya gidiyorum kızım saat 3'de ordayım," dediği andan beri Kanka'ma yağdırmıyorum. Dörtse dört ulan, Burak için giderim. İki ergen kızlar gibi gittik sinemaya. Sinemanın önde kırmızı halı, benim ve benim gibi düşünen 70 tane kız daha var dedim, Allahın fakirleriydik, beklemeye başladık. Hemen Kanka'mı sattım, önde ben durdum. Bi baktım Lal orda. Gittim yanına 5 dakika boyunca konuşmadan güldüm "Ne durumlara düştüm ya," dedim. Ama Herşey Burak Özçivit için, herşey Murat için ama Burak ön planda, hepsi senin içindi Burağım. Saat oldu beş, altı, yedi. Ya yağmur yağmaya başladı, işte sen söyle makyajımdan eser yok, saçım oldu dalgalı, şemsiyem de yok, ellerim dondu, kaç yüzlük ayakkabımda ısınma sistemi bile yok, verdiğim paraya yazık, dondum. Donduk ya. 70 tane kız vardı, oldu 500 kız. Ya dedim bukadar kız arasında Şüşü adamın seni görmesi zaten imkansız ya. Bazı insanlarda içerde cama yapışmış bekliyorlar. Ay bir de bir kapalı kadın vardı camın arkasında üç saat kıpırdamadan bize bakarak güldü. Halime ağladım.. Yanımda tanımadığım kızla best friends forever oldum. O yağdırıyo ben gazlıyorum. O bağrıyor ben düzeltiyorum o derecede bi samimiyet. Donduk yani. Rezil rezil. Arkamda tanımadığım kız bana ikide bir mendil verip durdu, burnum dondu yok telefonum ıslandı diye. Bi samimiyet bi öz güven var kızlarla aramızda anlatamam. Ama hepimizin amacı belli, BURAK sonra MURAT belki Aslı ama neyse. En son işte kızlar bir birini itiklemeye başladı, yanımdaki kız "YİTMEYİN YA YİTMEYİN," diye bağırdı. Bi bakış attım "Yitmeyin de ne lan?" diye sordum. "Ya yitmesinler eziliyorum," dedi. Allahım bak, gör bak bak hava okadar soğuk ki kız bile şaşırdı ya donduk dedim, "İtem o itme, yitme de ne," dedim. Neyse önümüzden bir adam yürüdü, şurada ki rezilliğimizi video'ya çeksin diye eline telefonumu verdim "çeker misiniz?," diye, adam telefonu aldı, mal adam ya vallaha mal, beni çekti telefonu bana geri verdi. Hay dedim bu işin içine ya. Neyse saat oldu 19:30 hala ne Burak var ne Murat. Kızlar çıldırıyor, YUUUH diye bağırıyoruz falan hatta Murat Boz'un "BEN ÖZLEDİM GALİBA SENİİİİ, BU YÜZDEN BU KADAR SİTEMLERİM," şarkısını koro halinde söyledik. Organizasyondan bir kadın geldi işte adam gibi olun yoksa gelmezler diye bir de el kol hareketleri tehditler savuruyor, haberi yok 1000 tane Türk kıza karşı konuşuyor, seni döverde ezeriz lan el kolunu indir. Buna da uyuz olduk. Ya yanımda bi kız var cetvel gibi kalem almış imza için. Ben evlilik hayalleri kuruyorum adam beni görecek trak aşık olacak da bilmem ne sen gelmişsin kapıyla imza istiyorsun. Neyse o da birşey aslında, evet der gibi. Evet evleniyorum. Tam 3,5 saat dışarda donarak bekledim yağmurun altında, tam bir Notebook filmin baş kapağı gibiydim, Allah belamı versin bak hayatta bir daha yapmam. En son bunlar bi minibüsle giriş yaptılar. Kim bağıracak ya, ben mi? Hayatta bağırmam ya o ne öyle fakirlik ha-ha-ha, derken sesim horoz gibi BURRAAAĞKKK, BURAAAAAAĞĞĞĞHH AAAAAAAAĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞ diye çığlıklar ay benliğimden çıktım, ay bağrıyormuyum mu bu ne kız ay içimde ki Burak aşkı, platonik aşk buymuş demek BURAAAĞKK bi baktım arkasında Murat lan kime bağırsam diye şaşırdım valla BURAAAAAK MURAATT derken BURAATTT diye bağırmaya başladım yani ikisi birden artık kime denk gelirse. O kafayla Aslı'yıda görmedim ya. Ama guess what? O-ka-dar ama o-ka-dar şanssızım ki bak yemin ederim bu dünyanın en fakir fukara şanssızlığı benim üzerimde, sen o kadar saat bekle bu minübüs önünde dursun, tüm bodyguard'lar önümü kapatsın (boyda yok zaten), üstüne üstelik tam bunları göreceğim, video çekeceğim derkende telefonum kapanmasın mı. YA ALLAH BELANIZI VERSİN YA, ÜÇ BUÇUK SAAT YA ÜÇ BUÇUK. DON-DUM.

Ama gördüm. Abi dev yakışıklı dev bak Allah çarpsın be Allahım böyle birini ya copy paste kaderimin kitabına yaz yarappim ne olur. Dev feministim ama Burak için değilim. Özür dilerim hep kırolarla konuştum ama lütfen ya bi Burak Özçivit olsun ya, ya da Murat Boz is also possible. Adam nasıl yakışıklı ya, bi karizma var yemin ederim o arabadan bi bakışı yetti ömrüme. Nekadar çalışsam o karizmaya elde edemem ben ya bende istiyom. Ya paran pulun umrumda değil ya böyle bi karizma, adam gibi adam resmen beeeee BURAAAAAK, AŞKIM YA HAYATIM BURAAATT. Bize içerden gülen o kapalı ablaya'da sonra kahkaha attım. Ulan okadar insan içerde duruyo en son camlar buharlandı böyle birşey göremediler hahahahaha. Umrumda değil ya kim beni çektiyse ama Burağı gördüm ya. Ha elime ne mi geçti? Birşey geçmedi, hasta oldum, titredim yani, orada benim yürümem gerekiyordu ama ben bekledim. Bir gün Allah nasib ederde ben yürürüm belki, who knows? Ama film güzeldi şimdi gerçekten beğendim, tebrik ederim, hatta Kanka'ma "ulan böyle abilerim oldu da hasta olup da iyileşmedik mi be" dedim. Ya ne rezildi be, üüüüüç buçuk saat adamın gelmesini götüm donarak bekledim resmen ya, bi fotoğrafım bile yok. Sonra internette bir kızı gördüm, kız ağladı diye Burak fotoğraf çekildi bir de yanağından öptü içim ürperdi yemin ederim ya koptum köşe bucak BİZ İNSAN DEĞİL MİYİZ, BEN SENİ KAÇ SAAT BEKLEDİM BE....

BURAATT,
Şüheda Özyar


NOT: Değeceğini bilsek, beklemeyi de iyi biliriz biz.


Orda bağıran ben değilim:





40% SALE on the OHÁ HIGH FIVE COLLECTION @ 
WWW.SHOPOHA.COM

Instagram: ohabysuhedaozyar
Snapchat: suhedaozyar
Periscope: suhedaozyar

10 januari, 2016

Old skool

Bu neyin kafası?

2010 senesi Facebook dönemimde paylaştığım herşey için özür dilerim. İnsan alemine full zarar verdiğimin farkında değildim. Elli kere e-mail adresimi değiştirdiğim ama 61'i hiç eksik etmediğim için de Hotmail'den özür diliyorum. Hepimizin bir nickname'ı vardı gerçekten Bağcılar çocukları gibiydik. Aşırı kro. Öyle e-mail adresler açmayı hiç istemezdim, gerçekten maniakstyle.61@hotmail.com demişim resmen geber. Utanç verici veya trabzongirl61 gibi, susuuuu.61 gibi , o 61'i T.C. gibi kullandığıma inanamıyorum. Sonra bi ara tişörtler ve kazaklar çok ünlüydü herkes nickname'ini kullanıyordu böyle, bastırıyorlardı. Kazakların arkasına "MANİAKSTYLE 61" yazdırdığımı hatırlıyorum. Öyle dolandığım için tüm arkamdan konuşan insanlara teşekkür ediyorum, bende konuşurdum sonuçta yani şimdi. Son noktayı da en son Facebook'da biri beni 2010 yılın postına taglemişti. Hahaha diye gülmek varken WHOUHOUHOUHO diye gülmüşüm. Ay ağladım resmen. Öyle nasılda gülmüşüm, nasıl insan sürümünün değişik evreni gibiydim. Özür dilerim, really.

Eskileri yeniden yaşamak istemezdim ama hatırlamasını seviyorum. Her zaman yeni şeyler ve yenilikler olmasını istiyorum. Ama her zaman en olumlu şekilde yürümesinden yanayım. Eskilere baktığın zaman, ay halimeeeee. Ayy şu tipime bak ya vallaha bak şuna bak. T.C. kimlik fotoğrafım bile 10 senelik. Adamlar beni görünce bir daha bakıyor, sonra bir daha bakıyor. Ben bile kendimi tanıyamıyorum yani "Ben değilim o. O değil ben yani. fake o," değil. Hiç birşey eskisi gibi değil. Pasaport kontrolünde duran polis abilere de aşırı saygım var. Ben benim resmimi görsem, ülkeye sokmazdım bizi kandırıyor diye. Yok yani adamlar bana bakarak "Bence bu T.C.'ni değiştirmelisin," bile demiyor. Gerisini sen düşün. Sen sadece beni düşün. İşin olsun ama gücünde ben olayım.
Eskiden nickname çok önemli bir noktaydı online olarak. Yeni çıkan bilgisayarlar vesaire. Sırada bekliyordum "NOLUR BEN GEÇEYİM BİLGİSAYARA YA NOLUR BAK," der gibi koltukta oturuyorduk. Dev gibi bilgisayar oturma odasının en pahalı aletiydi. Hepimiz onun karşısına geçmek için can atıyorduk. Çünkü bitch please, I have to make an e-mail account. Kaç tane e-mail adresi değiştirdiğimi hatırlamıyorum bile. trabzondangeldik.61@hotmail.com , esmergüzeliiim____________________61@hotmail.com , kaç kişi aynı e-mail'i yaptıysa artık o e-mail adresinde 7 tane alttre var. Abartırda abartırdık. MSN'de 100 kişi varsa, kesin onun 90'i fakedir. Böyle bir dönemdi bizimkisi. Hepsinin bir nickname'ı vardı. Benimki Maniakstyle- 'di. Aşırı derecede abartmıştım. İnanılmaz ama. Sen söyle, bi ara Turkishplace vardı. Ayy gereksiz gereksiz yüz tane profiller. Aldatan aldatana, çıkan çıkana, sonra herkes bir fame olma derdinde. Herkesin kendi tasarım tişörtler ve kazakları. En son arkadaşlarla oturuyorduk. Eskiden kullandığınız e-mail adresi hatırlıyor musunuz? Diye sordum, biri söylemeden gülmeye başladı. "Lan çok rezil be," dedi. Anlat falan yaptım hani merak ediyorum, sonra "Hatasız_cool_olmaz@msn.com" dedi, saygı duruşuna geçtim o an. O yaşta bu zeka ya anlam veremedim. Hem ingilizce hem Türkçe demek? E-mail adresi yaparken gerçekten nesi hoşuma gidiyordu hiç anlam veremiyorum. Tıpkı eskiden hiç bir fotoğrafta yüzümü göstermediğimi de hala anlamıyorum. Bi arkadaşım vardı o dönemler bana koşa koşa "Kızım fena mail adresi açtım," dedi. Nedir? diye sormuştum ice_girl93@msn.com demişti. "buz kızı?" diye sordum. "Fena lan fena değil mi," dedi. Allah var, şuan hala aynı e-mail adresi kullanıyor kız. Tüm iş görüşmelerine vesaire aynı e-mail ile baş vurdu hadshjkdgj. Bazen içeri mail girdiğinde Ice Girl diye başlık geliyor. Ağlasammı dört bucak gülsemmi bilemiyorum. Bence hatırladığın zaman, gülebildiğin sürece, eskiler güzeldir. WHOUHOUHOUH diye güldüğüm dönemler gerçekten neyin kafasını yaşadığımı merak ediyorum. Tüm harflerle gülüyordum HAUHHUAGHGUAHG diye gülme şekli yokken var ettim. Öküz gibi resmen. Alfabe'yi ağlattım ya gerçekten ne bu yani be veya o kıyafetleri nasıl giyiniyordum eskiden? O saç neydi öyle ya, ay o tipime bakar mısın ya lütfen. Ha demek o yüzden kimse beni sevmedi. Anladım. Ha bir de bu yüzden kimse benimle konuşmadı. Eskiden çok renkli kıyafetler giyerdim, şuan basic ve siyah. Black is everything anne, aynı ben. Aşırı Tripkolik gibiydim ve aşırı Sagopa, aşırı fanatik Trabzonsporlu aşırı şimşekli fotofraflar editing yapardım ama herşey aşırı tuhaf. Ya eski fotoğraflara bakıyorum, fak this diyorum. Şu tipe bi bakar mısın?????

Eskiler eskide kalmış olabilir, gülebiliyorsak ne mutlu bize. İyi ki de öyle e-mail adresi yapmışım iyi ki de gençliğimi İsmail YK'nın şarkılarıyla mahfetmişim. İyi ki de CD-player'i yanımda kapı gibi gezdirmişim içinde Gönül'ün şarkılarıyla. Sonrasında iyi ki mp3'umu boğazımda taşımışım "bu benim size yoq" der gibi görgüsüzüm ya ben. Bir de hepsini geçtim aşk hayatıma bakıyorum. Eskiden birşey niye yoktu diye düşündüğüm zaman şimdi bir cevap bulabbiliyorum. Ama now? Günah mı ya seni aşırı derecede çok sahiplenmem. Bizde böyle seviyoruz, napıcan. Hiç sahiplenmedik kimseyi ama sahiplendiğimiz zaman da tam sahipleniriz. Böyle içinden gelsin anlıyor musun. Bu kızı kaybetmek istemiyorum korkusu olsun içinde. Niye hep bir taraf dahada çok değer veriyor, daha çok seviyor gibi? Tek taraflı olmasın çünkü kalp bu, ilgi görmediği zaman kırılır. Umut ettiği zaman ümitsizliğe kapılırsa nefes alamaz. Çok sev, olur mu? Eskiden değişmeyen tek şey, herşeyi kafama çok fazla takmam galiba. Yoksa sana güveniyorum, ama ya bir gün gidersen?

Old skool,
Şüheda Özyar


NOT: İyi ki varsın dediğimiz insanlar bile bir gün iyi ki vardılar...

Sende beni bir gün bırakıp gittin Tamagotchi'm, ama sana en iyi ben baktım:

tamagotchi, 90, cocuk, olmak, old, skool, eski, e-mail, mail, msn, komik, argo, OHÁ, oha, suhedaozyar, suheda ozyar, amsterdam, hollanda, mp3, facebook

01 januari, 2016

Abart

Ay he he

Durumu olduğundan fazla abart aferin. Aynen bizde hiç yok ya bilmiyoruz zaten yağdır. Öyle güzel böyle dehşet, şöyle inanılmaz derken çıtayıda yükselt ki biz geberelim. Evet Anne o yerde ki saçların hepsi de benim, zaten bi bende saç var dimi tüm hormonları üstüme saldınız kurtuluş yok. Öyle böyle değil, saat 12 diye kaldırıyorlar, ama saat daha 9. Her evde saat konusunda abartan insanlar vardır. Benim kanımada yavaş yavaş işledi artık herkesi 1 diye yedirip 7de uyandırıyorum. Karma is a bitch.

Şu yeni yıla Allahım ne olur bir kere ya, once once istediğim gibi gireyim. Yani mutlu gireyim ne bileyim huzurlu gibi, istediğim yerde, istediğim kişilerle böyle abartısız ama olması gerektiği gibi. Uyuyarak girdim resmen. Evdekilere "Neyse 2016'ya uyuyarak gireyim de tüm senem rahat geçsin," dedim. Bu kafayla da uyudum. 2015 nasıl geçti sorusuna, ilk yarım senem dehşet, sonrası fiyasko. Yeminle stress küpülü bir 2015 geçirdim bir günden sonra, şimdi 2016 diye yeni sayfa falan açacağımız da hepsi bahane. Yani bu sene bana para getirsin. Para para para getirsin. Tüm aile ile birlikte kutluyoruz şimdi, yemek vesaire eğlenceli. Bu sene Şüşü çok daha durgundu diğer senelere göre. Bir kutu yaptım, üzerine "Şüşü 2016 yılı için size ne diliyor?," diye içine 48 tane aile ferdlerini saydım böyle, tam tamamıyla 48 tane dilek hazırladım. Tüm dileklerim "Para," ... "Para," ... "PARAĞĞĞ," üzerineydi. Sadece bir tane dilek "Fakirlik. Fakir seni," diye yazdım. Mutluluktan ağlıyacağımı falan düşünüyordum gerçekten yani aileden biri fakir olacaktı. Herkese dağıttım. "Bakın sesli şekilde okuyacaksınız," dedim. Herkes heyecanlı heyecanlı, ben onlardan daha heyecanlı. "Biiir, ikiii, üç," dedim. Allah belanızı vermesin ya. Bazı dileklerin üzerine PARAĞĞĞ yazdım, annem gelmiş bana "Burda Parag yazıyor," dedi. Ay ağladım. Dedim bozun oyunu bozun. Sonra bekledim işte biri "Fakirlik," diye bağıracak diye. KİMSE söylemedi. Aileden biri kendine fakirliği yakıştıramadı akdhgkafhjdg. Oturdum moralim zaten bozuktu iyice bozuldu. Ya şaka bu şaka yani abartın ya yemin ederim çıkacak hali yok.
Bir kıza dev uyuz oluyorum, ve bir kız bir kıza uyuz oluyorsa ortada sorun var demektir. Neyse bu kız işte sağda solda "Ay öyle mutluyum, böyle mutluyum," diyip geçiniyor. Ama niye mutlu haberim yok hiç. Ve ben aşırı derecede meraklı birisiyim. Bu kızın mutluluk formülü öğrenmem gerekiyordu. Gittim kızı gördüm, "Aaa naber?," diye sordum. "Ya çok iyiyim," dedi. Abart abart, ben bile öyle birşey dediğimi hatırlamıyorum ömrümce ya. Kıskanmadım tabiiki. "Ya çok sevindim, hayırdır?," diye sordum. "Ya eşimi çok seviyorum ya inanılmaz, iş bitince ona gideceğim diye sabırsızlanıyorum," ... WHAAAT. Evliymiş??? "Kaç yaşındasın ki?," ... "21," dedi. Ölümde var sonunda gülüm de var şarkısına bağladım kendimi. "Yaa, maşAllah kaç senelik?," ... "1 yıldır evliyiz," dedi. Vallaha ölecem bak 20 yaşında evlilik yapmış. "Nasıl peki anlaşabiliyor musunuz?," diye sordum. Bak kız başladı: "Anlaşmak mı?? Şaka mı? Biz bir birimize çok bağlıyız. Ne ben onsuz ne de o bensiz yapabiliyor. Çok seviyorum eşimi çok. Aileside beni çok seviyor, hiç gelinmiş gibi davranmıyorlar bana. Evin prensesiymişim gibi davranıyorlar. Hiç evde iş yapmıyorum gerçekten. Dünya ya bir kere daha gelsem yine bu adamı severim, hatta daha erken evlenirdim. Bu adam benim herşeyim çok mutluyuz, inanılmaz. Elimi sıcak sudan soğuk suya sokmuyor, ben mutsuzsam o benden mutsuz canım eşim ya aşığız çok" dedi ay benim iflas. "HE ABART ABART," dedim. Kız bi baktı ama bilinç altında olmadan söyledim bunu yani cidden ağızımdan fırladı. "Anlamadım?," dedi. "Anlamanı istemedi eşin ondan anlamadın, Allah bozmasın, abartılı olsun herşey abart," dedim. Kızdan uzaklaştım. Kusacaktım yani bukadar olayı özene bozene, perfect anlatmaya ne gerek var ya biz yaşamıyoruz diye neremize sokuyon bu lafları. Geçen de hamile olduğunu öğrendik. Mutlu anne rolünü oynuyor kız 21 yasında, ay ben nerden atlasam acaba? Kusacaktım yani okadar mutluluk bana fazla. Gerçekten bazı insanlar dev abartıyor herşeyi ne gerek var? Övmeye ne gerek var mesela. Geçen yerde bir tane saç vardı ya bir tane, evdekiler "BU KILLARIN HEPSİ SENİN!!," diye isyan ettiler. Vallaha billaha da değil yani yemin ederim. Bir toz görsünler, ev pis. İşte açık ayakkabı giyecektim "DONACAN," dediler. Düğüne gidiyorum düğüne. Açık hava tiyatrosuna değil yani. Kapalı, closed.
Bilmiyorum ya çoğu şeyi abartmaya gerek yok, bazen bilinç altında olmadan insan abartıyor hani de mutluluğun dozunu da kaçırmamak lazım işte.

2016 yılı için ne mi diliyorum? Gerçekten mutlu olmayı, ama beni hak eden insanlarla. İnsanlar için seçenek olmamayı, gülmeyi, huzurlu olmayı. Sınavlarımı almayı, işlerimde başarılı olmayı. Güzel haberler almayı. Sonraaa, her hafta ya da her gün Maison de Fleur gülleri almayı, gelecek zaman için Tiffany & Co pahalı yüzüklerden ama pahalı üzerine basa basa, beyaz Porsche arabam olmasını, Balenciaga çantam, Valentino ayakkabim hepsi listemde o derecede. Gerçek dostluklarla kalmayı, hatta ve hatta gün gelip bende "Oyle mutluyum da böyle huzurluyum da ölduk ölduk geberdik," demeyi çok istiyorum da şuan hiç halim yok ya BIRAZ MUTLU OLALIM DEDIK HARAM MIĞĞ.

2015'in amk ben,
Şüheda Özyar


NOT: Boşa geçen bir yılın hiç oldu mu senin?

Aynı ben:

2016, new year, yeni yil, oha, OHÁ, suheda ozyar, evde, uyumak, uyuyarak, eglence, bomba, komik, argo, blog, unlu, amsterdam