Pagina's

10 november, 2014

Geniş

Ben seni on üç harfli sevdim.

Ben seni çok harfli sevdim. Çok cümlelerle. Çok satırlarla sevdim seni. Bir sürü yazabildiğin hikayelere sığdırdım seni. Ben seni çok uzaktan sevdim. Hiç konuşmasan sevebileceğimden. Ben sen konuşmadan sevdim seni. Selamsız sevdim seni. Otobüs de ki yolculuk kadar çok sevdim seni. Cam tarafında oturduğun zaman sol tarafdan kaybettiğin yaşam gibi sevdim seni. Ben seni senin her nefes alışınla sevdim. Her nefes alışında bir umut daha besledim kendime. Belki sen de nefes alırken seversin diye. Ben senin gideceğini bile bile sevdim seni. Gelişin olsun da, gidişini her haliyle kabullenirim diye. Ben hiç aşık olmadım. Aşk'a inandığımı da hiç söylemedim ama ben seni gelmeyen mesajlarınla bile çok sevdim. Belki mesaj gelir diye beklediğim zamanlarımda bile sevdim seni. Ben seni zamanım diye sevdim, bazen günler bazen aylarca sevdim seni. Ben gülleri sevmiyorum mesela ama papatyaları severim. Ben herkesleşemem bu yüzden papatya yapraklarını her zaman seviyor diye avuttum kendimi. Bana gelirsen papatyaları kopar da getir. Ama koparırken seviyor de, büyüsü bozulmasın. Bir papatyanın bir tane daha yaprağı olsaydı sen de severmiydin beni? Ben seni evde içtiğim sıcak çikolata gibi çok sevdim. Saçım dağınık sevdim seni. En berbat eşofman takımımla sevdim seni içine düştüğüm uzun gelen kazağımın kolları gibi sevdim seni. Beklerken, içerken ve hatta çikolatanın tadını hissederken. Hayal kurmayı sevmem ben bilirsin bir gün ya olmazsa dediğimden. Ama seninle hayal kurmayı bile sevdim ben, bir gün yine de gelmeyeceğini bildiğimden. Ben seni kocaman bir adam yerine koyarak sevdim. Dört harfli sevdim seni ben, adam. Mesela ben sabırlı değilimdir bilirsin sabır edemem ben. Seviyorsam çıkıp söylerim hemen ama sevmediğini bildiğim için hep içime attım ben. Bu yüzden seni hep içime atarak sevdim ben. Makarnayı severim veya aynaya bakıp gülümsemeyi. En çok da kendimi sevdiğim gibi sevdim ben seni. Konudan konuya atlamayı severim çünkü buluşmamız gereken çok konu var. Geçmişten bahsetmeyi sevmiyorum; o vardı, olacakdı, gidecek di -dı, -ti, -deydi kelimelerden hoşlanmıyorum. Ne önemi var ki şimdi sana geçmişimden bahsetsem, yarını bile sen tamamlayacağını bilsem? Karşımdakine çok inanırım hemen. Öyle fazla uzatmayı sevmem mesela. Kısa keserim olayı. Seviyorum der papatyaları saklarım. Veya gel diye emir vermeyi sevmem, kendim gelirim yanına beraber oluruz, fena mı? Beklemeyi sevmiyorum, baktım zaten olası yok, ben gelirim, zaten senden kaybedecek bir şeyim yok derim. Çünkü seni bekleyerek sevdim ben. Saniyelerle sevdim. Beni tanıyorsan makarnayı, çikolatayı ve patates kızartmasını severim. Sana en çok ben değer veririm ama yeri geldiğinde hiç umrumda olmazsın. Hayal kurmayı sevmem ama zengin olmayı çok isterim. Boğazda evim olmasını, seninle çay içmeyi severim. Hiç ciddi olamam, çünkü gülesim gelir. Seni severim ama gülerim. Gözlerime uzun bakanından hoşlanmam, yine gülerim. Hayal kırıklığından çok korkarım. Mesela sen sevmiyorsun, bu benim en büyük hayal kırıklığım. Yani hayal kırıklığından hoşlanmam. Hayali silerim, geri kalanlarla devamını kurarım. Çok yazı yazabilirim. Attığımı tuttururum. Çok inatçı olabilirim ama seni çok güzel de sevebilirim. Aşırı derecede senden hızlı bir şekilde bıkabilirim. Bu yüzden saniyelerle severim seni. Bu benden kaynaklanmadığını da iyi bilirim. Sen olayı fazla uzattığındandır o bilirsin iki kere iki bile dört ederken benden; senin beni sevmeni beklmememi bekleme. Binlerce hikaye kurabilirim ama boş oturmayı sevmem. Kelimeleri bir araya getiremediğim zaman içim sıkılır, sonra döner seni yine severim. Boş işlerle uğraşan insanları sevmem. İnsan satanı sevmem. İki yüzlü insanlardan nefret ederim. "Zaman," diyenden uzak dururum. Benimle konuşmayı seven insanlara sıkı sarılırım. Çok iyi sarılabilirim. Kaburgalarını yerinden çıkartabilirim. Seni çok kaburgalı sevdim ben. Sana sarılabilirmiyim? derim mesela, öyle de çok severim seni. Doğum günlerini sevmem. Kendi doğum günümü "Evet doğmuşum ben şükür" der ertesi güne bakarım. Aşk dolu olan geleneksel günlerini sevmem. 14 Şubat'tan nefret ederim. Yalnız girer, yapayalnız çıkarım. Sonra işte ben seni hep dün gibi sevdim. Ben seni her zaman gideceğini bile bile sevdim. Ben seni her zaman boşverdim. Bu yüzden sen benim en güzel boşverdiğimsin. Ben sana çok çabuk darılabilirim çünkü ben başka severim. Herkesleşmeyi sevmiyorum. Ben sana darılırım sen de beni biraz daha sev. Ben seni çok başka sevdim. Herkes seni sevebileceği gibi seni de ben sevmek istemedim. Ben senin benimle dalga geçmelerini sevdim veya beni umursamadığın hallerini daha çok. Makarna yerken bile sevebilirim seni. Ben beni kıskanmayanı sevmem. "Pek takmam öyle nezaman cevap verdiğin, ister az sonra, ister şimdi ister yarın," cümlelerden nefret ederim; takmam, umursamam, sallamam, ilgilenmiyorum, fark etmez, ne yaparsan yap dedirten cümleler kurulduğu sürece oradan uzaklaşırım. Benlik bir şey değildir o. Ben umursarım mesela, çok da takarım. Ben seni çok umursadığım için severim seni. Seni en çok sana verdiğim ilgimle sevdim seni. Benim sana yazmam seni ilgilendirmesi gerekiyor çünkü ben çok harfli severim. Benim alfabem çok geniş değildir aslında ya seni seviyorum dur ya da seni sevmiyorum. Ben seni on üç harfli sevdim, senden de aynısını bekledim..

Ben seni çok geniş sevdim,
Şüheda Özyar


NOT: Umursamadı, kalk bir çay iç.


"Ne sevilmedik ama..."




Geen opmerkingen:

Een reactie posten